Araştırma/AnalizTarih

1917 Devrimi Döneminde Kuzey Kafkasyalı Ahmet Tsalikov’un Rusya Müslümanları Arasında Oynadığı Önemli Rol(1)

nadir devlet
Prof. Dr. NADİR DEVLET        İstanbul Ticaret Üniversitesi

Ahmet Salih(ov) [Tsalikov veya Tsalık-katı] (1882-1928) Müslüman Osetin. Menşevik politikacı ve hukukçudur. 1914’te 1. Dünya Savaşı patlak verince Müslümanlar hareketine katıldı. 1915-1916 yıllarında Ayaz İshaki’nin Moskova’da çıkardığı Süz (Söz) gazetesinde makaleleri basıldı. Böylece bilhassa Tatarlarla ilişkiye girmiş oldu. Bu ilişkilerin sonucu 4. Devlet Duma’sı üyeleri tarafından Petrograd’da (St. Petersburg) kurulan Büronun üyesi oldu ve burada aktif çalıştı.

***

Tsalikov nerede doğdu, nerede yaşadı ve eğitim aldı? Çarlık Rusya’sı nasıl bir ülkeydi? Bu sorulara cevap vermeden onun yaptıklarını ve Rusya Müslümanlarına katkılarını anlamak zor olacaktır.

Çarlık Rusya’sı o dönemde 125 milyonluk bir nüfusa sahipti ve Ruslar ancak toplam nüfusun % 44,5’ini teşkil ediyor­lardı. Slav soyundan, yani Ruslarla aynı Slav etnik grubuna dâhil Ukraynalılar, Beloruslar, Polonyalılar vardı. Bunların dışında Fin-Ugor halkları Fin, Eston, Mordva, Udmurt, Mariler; Baltık ulusları Leton, Litvanlar; Yahudi, Moldovyalı, Gürcü ve Ermeniler; Moğol halkları Kalmuk ve Buryatlar; Türk halkları Tatar, Başkurt, Çuvaş, Karaçay, Balkar, Nogay, Azeri, Özbek, Kazak, Kırgız ve Türkmenler; Kuzey Kafkasya halkları Adige, Abhaz, Kabarda, Osetin, Çeçen, İnguş, Avar ve Lezgi ve benzerleri mevcuttu. Rusya’daki Türk ve Müslüman nüfus genel nüfusun % 15’i civarında olup, 17-18 milyondu. Ancak Müslümanlar tek bir bölgede olmayıp birbirinden oldukça uzak dört-beş bölgede yaşıyorlardı. Bunlar Rusya’nın Avrupa kısmındaki İdil-Ural ve Kırım, Kuzey ve Güney Kafkasya, Orta Asya ve Sibirya idi.

Çarlık Rusya’sı ilki 1905’te, ikincisi 1917 Şubatında ve sonuncusu 1917 Ekim Devrimleri ve Birinci Dünya Savaşının neticeleri sonucu yıkıldı. İlk devrimle Rusya mutlak monarşiden meşruti monarşiye geçmek zorunda kalmıştı. Bu da Ruslar kadar azınlıklara da kültürel ve siyasi faaliyet yapma zeminini hazırladı. Bir yandan Rusya Müslümanları kendi siyasi toplantıları, basın-yayınları ile şuurlanmaya çalışırken, diğer yandan Çar Nikola II.’nın açmış olduğu meşruti meclis Devlet Duma’sına da kendi temsilcilerini sokma başarısını göstermişlerdi. Ancak İttifak Partisi gereğince teşkilatlandırılamadıkları için bazı Rus partileri, başta Kadet (Anayasacı Demokratlar) ile işbirliği yapmak zorunda kalmışlardı.

İlk Duma Müslümanların çok sayıda milletvekili sokabildikleri meclis oldu. Ancak 27 Nisan (10 Mayıs) ile 8 (21) Temmuz 1906 tarihleri arasında çok kısa ömürlü olması gibi büyük bir mahzur taşıyordu. I. Devlet Duma’sına seçilen 524 milletvekilin 25’ini Müslümanlar ve bunların 12’sini de Tatarlar teşkil etti.

  1. Devlet Duma’sı da 20 Şubat (5 Mart)-3 (16) Haziran 1907 tarihleri arasında kısa süre yaşadı. Ancak buna daha fazla sayıda (37) Müslüman milletvekili sokulabilmişti. Bu Duma da Çar tarafından aşırı bulunarak dağıtılınca, yeni seçim kanunu Müslüman millet­vekili adaylarına büyük engeller çıkardı. Neticede ancak Rusya’nın Avrupa kısmında 10 Türk milletvekili III. Duma’ya katılabildi; bunların 7’si Kazan Tatarı idi. Bu 1907 ile 1912 yılları arasında beş yıllık süresini doldurdu, ancak Müslüman milletvekillerinin sayılarının azlığı onların etkili olmasını engel­ledi.
  2. Devlet Duma’sında durum Müslüman milletvekililer yönünden daha da acı oldu ve ancak 6 kişi parlamentoya seçilebildi. Seçilen isimler şunlardı:

AHTEMOV İbn Emin Ebusud, Ufa

BAYTERYAK Abdüllatif, Ufa

DALGAT Muhammed, Dağıstan

MINNIALIYEV Minihaceddin, Samara

TEFKILEV Kutlu Muhammed, Ufa

CAFEROV Mamed Yusuf, Bakü.

Bu altı kişi dahi kendi çaplarında iki önemli organizasyonu gerçekleştirdiler. İlki “Rusya Müslümanlarının IV. Kurultayı” ise ikincisi de 1917’de gerçekleştirilen “Rusya Müslümanları Genel Kurultayı” idi. Kısacası, Rusya Müslümanları 1917 Şubat ihtilâline girerken az sayıda da olsa siyasi bir kadroya kavuşmuştu. Ancak bu yeterli olacak mıydı, ileride göreceğiz. Aslında rejimin yıkılmasında en büyük etken Birinci Dünya Savaşının sonuçları oldu.

1914 yılı Birinci Dünya Savaşı patlak vermeden önce Avrasya’da ekserisi kraliyet veya imparatorluk olan 20 devlet mevcuttu (Norveç, İsveç, Danimarka, Hollanda, Belçika, İsviçre, Fransa, Büyük Britanya, İspanya, Portekiz, Almanya, Avusturya- Macaristan, İtalya, Arnavutluk, Sırbis­tan, Romanya, Bulgaristan, Yunanistan, Rusya ve Osmanlı). Bunlardan on birinin (Britanya, Fransa, Portekiz, İtalya, Almanya, İspanya, Hollanda, Danimarka, Belçika Rusya ve Osmanlı imparatorluğunun) sömürgeleri bulunuyordu.

Avusturya-Macaristan, Rusya ile Osmanlı imparatorluk­larının sömürgeleri kendi ülkelerinin uzantısında diğerleri ise Güney Amerika, Asya veya Afrika kıtalarında, yani ülkelerinden uzak, deniz aşırı bölgelerde idi. Diğer bir ifade ile bu on bir monarşinin tebaası arasında kendi soylarından, kültür çevrelerinden, hatta dinlerinden olmayan değişik uluslar bulunuyordu.

Birinci Dünya Savaşı o güne kadarki savaşların en kanlısı oldu. 70 milyon asker silâh altındaydı ve savaş sonunda 9 milyon asker öldü. Sivil kayıpların sayısını tam olarak bilmiyoruz. İtilaf (anlaşma) güçlerini teşkil eden Almanya, Avusturya-Macaristan, Osmanlı, Bulgaristan (1915) ve İttifak (bağlaşma) devletleri Britanya, Rusya, Fransa ve İtalya (1916), ABD’ye (1918) karşı savaştılar ve savaşı kay­bettiler. İtilaf güçlerinin savaşı kaybetmesi aslında şaşıla­cak bir şey değildi. İtilaf devletleri savaş için 60 milyar Ame­rikan doları harcamışken, İttifak devletleri nerdeyse iki misli masraf yapmışlardı. Osmanlı Devleti ise topu topu 1,5 milyar dolar harcamıştı ki, bu çok az bir miktardı.2 Dolayı­sıyla Osmanlı ancak Almanya’nın maddi desteği ile savaşabilmişti. Parayı veren Almanlar doğal olarak Osmanlı Genelkurmayına da müdahale etmişlerdi. Diğer bir ifade ile maddi gücü olmadan bu savaşa katılmak maceradan başka bir şey değildi. Zaten bu hesap bilmezlik Osmanlı’nın da sonunu getirdi.

Kısacası Birinci Dünya Savaşı, Rusya Çarlığının, Almanya, Avusturya-Macaristan ve Osmanlı İmparatorluklarının rejimlerinin ortadan kalkmasına, bu ülkelerin büyük yüz ölçümler kaybetmelerine, yüksek savaş tazminatı ödeme­lerine neden oldu. Üstelik tümünde rejimler değişti, Rusya’ da sosyalist (RSFSR) ve diğerlerinde cumhuriyet yönetim­leri kuruldu.

 

RUSYA MÜSLÜMANLARI GENEL KURULTAYI

1-11 (14-25) Mayıs 1917 (Moskova)

Ахмат-Темболатович-Цаликов-3
Ahmet Tsalikov

Şubat 1917 ihtilalinden sonra Geçici Hükümetin her çeşit siyasi toplantılara izin vermesi üzerine Devlet Duması’ndaki “Müslüman Fraksiyonu”nun inisiyatifi ile iki ay gibi kısa bir sürede olağanüstü bir kongre için gerekli zemin hazırlanmıştı. Rusya’nın her köşesinde, her kesimden 450 civarında delege davet edilmiş olmasına rağmen, talebin fazlalığı dolayısıyla bu delege sayısı iki misli artmış ve açılışta 980 delege olduğu tespit edilmişti. Kurultayın en ilginç yanlarından birini de delegelerin arasında hanımların, dönemine göre çok sayıda olmaları teşkil ediyordu. Üyelerin 112’sinin kadın olması onların aynı zamanda iyi organize olduklarının bir göstergesi idi. Tatarlar arasında Ahmet Salih(ov) diye bilinen Tsalikov bu işi becerenlerin başında geliyordu. Dolayısıyla da Moskova’ya gelen dele­gelerin çoğu onu en azından ismen biliyorlardı. Bu yüzden de, aralarında Kazan Tatarı, Kırım Tatarı, Azeri ve Kazakla­rın bulunduğu 12 kişilik prezidyuma (riyaset divanına) seçil­mesine şaşmamak gerek. Tsalikov’un dışında kalan üye­lerin yedisi Kazan Tatarı, biri Kırım Tatarı, biri Azeri, biri Ka­zak idi. Çünkü kurultay her ne kadar Müslüman kurultayı adı ile toplanmışsa da ezici çoğunluk Türkî delegelerde idi.

Heyecanın ve beklentilerin had safhada olduğu bu kurultay Moskova’da Azeri zenginlerinden Şemsi Asadulla(yev)’in Müslümanlara hediye ettiği mükemmel binada “Rusya Müslümanları Geçici Merkez Bürosu” başkanı Kafkasyalı Ahmet Salih(ov)’un [Tsalikov] başkanlığında çalışmalarına başladı. Kur’an okunduktan sonra açılış konuşmasını tanınmış din âlimi Musa Carullah Bigi yaptı.

Tsalikov kurultayda,

1) Rusya desentral (adem-i merkeziyet), demokratik parlamenter bir cumhuriyet olmalı ve

2) Rusya Müslümanlarının ulusal kültürel özerklikleri anayasada garanti edilmelidir, fikrini savundu. Kurultayda gösterdiği performans dolaysıyla da kurultaya katılanlar onu çok takdir etmişlerdi.

Ахмад-Темболатович-Цаликов-6
Ahmet Tsalikov

Kurultay’da konuşmalar genelde her Türk boyunun kendi dilinde yapılmışsa da, Rusça da yapılan konuşmalar oldu. Ancak kurultayın stenografik notlarında bu husus belirtil­memişti. Ahmed Tsalikov’un konuşmalarını Rusça mı veya Tatarca mı yaptığı hakkında elimizde kesin bir bilgi yok. Osetince yapsaydı hemen hiç kimse anlayamayacaktı. Bu iki dilden birinde yapmış olması kuvvetle muhtemeldir. Tatarca bilip bilmemesi konusunda da kesin bir şey söyleyemiyoruz. Ancak 1915-1916 yıllarında Moskova’da tanın­mış Tatar yazarı Ayaz İshaki’nin “Süz” gazetesinde maka­lelerinin yayınlanması onun bu dili bildiği intibaını veriyor.

11 gün süren kurultayın sonucunda Rusya’da Kurucu Melis kurulana kadar Müslüman uluslarının birlikte hareket etmelerini koordine etmek için Milli Şura veya Rusya Müs­lümanlarının Şurası adıyla bir icra organı seçilmesine karar verildi. Rusya’nın Avrupa kısmında seçilen on kişi arasında Ahmed Tsalikov vardı ve o on kişi arasında ilk yeri almıştı. Başka bir Kuzey Kafkasyalı Avar Zahid Şamil ise dördüncü sıradaydı. Diğer bölgelerde Türkistan, Kazakistan ve Kırım geçici üyelerini seçmişler, Litvanya ve Kafkasya temsilcileri geçici de olsa Milli Şura’ya herhangi bir delege vermemiş­lerdi. Aslında bu Müslümanlar arasında çatlakların ilk gösterisiydi. Zaten değişik bölgelerden gelen 900 kişiyi tek bir fikir ve görüş etrafında toplamak mümkün bir şey değildi. Ayrıca Milli Şura’nın kanuni yaptırım gücü de yoktu.

Moskova kurultayında alınan karar mucibince 21-31 Temmuz 1917’de Kazan’da 2. Rusya Müslümanları Genel Kurultayı toplandı. Tsalikov burada da riyaset diva­nına seçildi. O merkezle, yani Petrograd ile ilişkinin önemini vurgulayınca, bu teması sağlamak için seçilen üç kişilik dele­gasyonda da yer aldı. 8 (21) Ağustos 1917’de Petrograd’da Geçici Hükümet Başkan Yardımcısı Nekrosov ile görüştü. Eylül ayında ise Rusya azıklıklarının Demokratik Konfe­ransına, Milli Şura ve Müslüman Devrimci Demokratlar adına katıldı. Bu konferansa Ukrain, Belorus, Gürcü, Ermeni, Yahudi, Kuzey Kafkas ve Polonya temsilcileri katılmıştı. O tarihlerde Polonya Rusya hâkimiyeti altındaydı.

Rusya Müslüman demokrasisi adına kürsüye çıkan Milli Şura üyesi Tsalikov’un konuşması toplantıdaki en dikkati çeken konuşmalardan biri oldu. O, Tarım Bakanı Çernov’un Sosyalist olmasına rağmen tarım konusunun gayr-ı Rus kavimler aleyhine çözülmüş olduğuna işaret etti. Tsalikov’un iddiasına göre, Stavropol guberniyasında (eyalet) uygula­nacak toprak reformu yerli toprak sahiplerinin arazile­rinin kaybına yol açacaktı. Türkistan Genel Valiliğinde de durum daha iyi olmayacaktı. Tsalikov ayrıca Semireçiye (bugünkü Kazakistan) bölgesi ile Hive Hanlığında (bugünkü Özbekistan) bütün ricalara rağmen Rus hükümetinin duru­mu düzeltmek için hiçbir tedbir almamasının, iddiaların tersine, Rusların Müslümanlara hala aşağı bir millet olarak baktıklarının bir göstergesi olduğun belirtti. O, ayrıca Zaysan’lı Kırgızların, Vladikafkas’ta Kafkasyalı dağ halklarının Ruslar tarafından kurşuna dizildiklerine işaretle, devrimci demokratik fikirleri bildirmenin yeterli olmadığını, insanla­rın birbirlerini kardeş olarak kabul edebilmeleri için kültürel tedbirler alınması gerektiğini savundu. Tsalikov ayrıca, Kuru­cu Meclis açılana kadar Rusya Müslümanlarının durumu daha da zorlaştırmamak için taleplerini geciktireceklerini, ancak bunun taleplerinden tamamen vazgeçecekleri anla­mına gelmeyeceğini belirtti. Bunun dışında Müslümanların Rus demokrasisine itimatları kalmadığı için acilen bir “Müslüman Meselleri Devlet Sekreterliği” kurulması talebinde bulundu. Bu konferansın neticesinde Tsalikov’un yukarıda talep ettiği gibi bir kurul hükümet nezdinde kuruldu. Onun adı da “Milletler Departementi (Şube)” oldu ve üyeliklerinin çoğu azınlıklar eline geçti.3

Ахмат-Темболатович-Цаликов-2
Ahmet Tsalikov

Daha sonra 1917 Ekim Devrimi gerçekleşince Tsalikov Milli Şura adına Stalin ile de görüştü. Ancak 22 Mayıs 1918’de Milli Şura, Rusya Sosyalist Federatif Sovyet Cumhuriyeti Uluslar Halk Komiserliği talimatı ile dağıtılınca, Osetya’ya, yani Kuzey Kafkasya’ya döndü. Çünkü yapılacak bir şey kal­mamıştı. İktidar yavaş yavaş Bolşeviklerin eline geçiyordu ve onlar Rusya’da demokratik bir rejim öngörmüyorlardı.

Temmuz 1918’de Vladikavkaz şehrinde gerçekleştirilen Kafkasya Halklarının 4. Kurultayı’na bugünkü Kabardin-Balkar Özerk Cumhuriyetindeki Tersk Halk Şurası Osetin Fraksiyonu üyesi olarak katıldı. 1918’de Tiflis’te kurulan Kaf­kas Dağlıları Meclisi’nin başkanlığına seçildi.4 Yani Tsalikov burada da beceri ve kabiliyetini göstermişti. 1919 yılında Meclis üyeleri ile birlikte Dağıstan dağlılarının Ak Ordu komutanı Denikin’e karşı ayaklanmalarını düzenlemek üzere Dağıstan’a gitti. Ekim 1919’da Denikin’e karşı kurulan Dağıstan Savunma Şurası üyesi oldu. Ancak Şubat 1921’de Kızıl Ordu Dağıstan’ı işgal edince henüz kırk yaşına ulaş­mamış Tsalikov bir hayli devrimci, milliyetçi ve Bolşevikler direnenler gibi Türkiye’ye kaçma başarısını gösterdi. Aksi takdirde bir hayli meslektaşının başına gelen acı sona o da uğrayacaktı. Ancak Türkiye’deki ömrü de uzun olmadı, 46 gibi çok genç biryaşta vefat etti.5

_________________________________________________________

1) Bu makale, Nadir Devlet’in “Millet ile Sovyet Arasında” (İstanbul: Başlık Yayın. 2011) adlı eserinden yararlanılarak hazırlandı.

2) R. Overy, Collins Atlas of 20th Century History (London: Collins Books 2005), s. 28.

3) N. Devlet,1917 Ekim İhtilali ve Türk-Tatar Millet Meclisi, (İstanbul: Ötüken Neşriyat 1998),s. 139-140

4) Mevlut Koçak, “Türkçe Yayınlarda (1917-1920) Kuzey Kafkasya’daki Siyasî Faaliyetler ve Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti”, (According to Turkish Sources the Political Movement in Northern Caucasus and N.C. Republic) Marmara Üniversitesi, TürkiyatAraştırmaları Enstitüsü, yayınlanmamışYüksekLisansTezi, (İstanbul 1995)

5) http://www.peoples.ru/state/statesmen/ahmed_tsalikov/

______________________________

TARİH BİLİNCİ, SAYI:19-20, KASIM-2012

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu