Çerkes Fıkraları “NAKARAT”

1984 yılın yazında köyümüze Canbolat köyünden bir grup kız misafir gelmiş ve yaklaşık iki hafta köyümüzde kalmışlardı. Misafirlerimiz gidinceye kadar her gece onlar için gençler bir evde toplanıyor geç vakitlere kadar eğleniyor zexes (gençlerin eğlence toplantısı) yapıyorduk. İşte bu tür zexeslerde şarkı söylemeye çok meraklı bir arkadaşımız vardı. O arkadaşım bir gün yanıma gelerek o yıllarda çok meşhur olan Ferdi TAYFUR’un “Merak Etme Sen Şarkısını” biliyor musun? diye sordu. Bende bildiğimi söyleyince cebinden bir küçük defter çıkartıp şarkının sözlerini yazmamı istedi. Ben de şarkının üçüncü kıtasını yazdıktan sonra, nakarat kısmını tekrar yazmaya erindiğim için üçüncü kıtanın altına parantez içinde nakarat (NAKARAT) yazdım. Ama şarkının ikinci kıtasının nakarat kısmı olduğunu anlaması için de işaretledim. Bu arkadaşımızın bir özelliği de bütün şarkıları kendi uydurduğu makamda söylemesiydi. Hatta o gün bunu bildiğim için “Mı woredım yi’oàc’e woş’a” (Bu şarkının nasıl söylendiğini biliyor musun ?) diye sorduğum da, “Se oàc’e fezğotışt ay” (Ben ona bir söyleniş şekli bulurum) demişti.

Akşam yine köyün bütün gençleri ve misafirlerimiz zexeste doya doya eğleniyorduk. Bir ara cezalı oyunlara başladık ve bu arkadaşımıza her zaman olduğu gibi bir şarkı söyleme cezası vermiştik. Kahramanımız gözlerini kapattı başladı yanık sesiyle kendi makamında şarkıyı söylemeye,,,,,,,

Toprak olur, taş olurum.
Yoluna yoldaş olurum.
İstersen kardeş olurum.
Merak etme sen, merak etme sen.
NAKARAT, NAKARAAAT, NAKARAT….!!!!!!

O anda odada bir kahkaha tufanı koptu…..

Herkesin katıla katıla gülmesine çok sinirlenen arkadaşımız ayağa kalktı kapının arkasında asılı olan ceketini omzuna attı ve tam odadan çıkarken arkasına döndü ve hepimize,

“Size şarkı söyleyen de kabahat, şarkının en önemli yerinde bu kadar gülünür mü ?” dedi ve çıktı gitti.

(Tsey Yılmaz DÖNMEZ)