Kültür

AT İNSANI EHLİLEŞTİRİR

Çerkes kökenli Janbi Ceylan uzun yıllar Rusya Devlet Sirki’nde atlı akrobasi gösterileri yaptı. Türkiye’de ise içinden at geçen dizilerin, filmlerin eğitmenliği ve koreog raflığı yıllardır ona emanet. Ceylan’la kendi hikayesini ve atların dünyasını konuştuk.

“Rüyada at görmek ‘murat’ olarak tabir edilir. Hayırlıdır… Ama ben her gece rüyalarımda bile atlarla uğraşıyorum. Benimkisi artık mesleki deformasyon” diyor gülümseyerek. Hayatla, kendiyle ateşkesini çoktan imzalamış, ruhundaki sulha erişmiş kişilere özgü sakin bir ses tonuyla konuşuyor. Janbi Ceylan, Türkiye’nin ve dünyanın sayılı at akrobasisi ustalarından. Hafif, şefkatli dokunuşuyla koskoca bir at, kedi gibi yere yatıyor, yuvarlanıyor. Bir dokunuşuyla toparlanıp, şaha kalkıyor… Pistte ise heyecan tavan yapıyor. İki atın arasından girip çıkıyor, ayağa kalkıyor, yere eğiliyor… Akla hayale gelmeyecek oyunlar, numaralar… Atlarla dans ediyor bir nevi. Tabii bütün bunları kendi halinde, hobi olarak yapmıyor Janbi Ceylan. Yıllarca dünyanın pek çok ülkesinde atlarıyla sirkleri gezmiş. Ağızları açıkta bırakan gösterilere imza atmış… En son 4. EtnoSpor Kültür Festivali’nde yaptığı at gösterisiyle, etkinliğe damga vurmuş… Yahşi Batı’dan Fatih Sultan Mehmet’e, Diriliş’e kadar pek çok dizi ve sinema filminin biniş hocalığını ve at koreograflığını yapmış… Hatta yakın dönemden onu, yine Diriliş dizisinde oynadığı Bizans Komutanı Teo rolüyle de hatırlıyor izleyenler. Yani sevdalısı olduğu atlar onu oyunculuğa da taşımış.

ATA TOPRAKLARINA DOĞRU

Gelelim Ceylan’ın hikayesine. Çerkes kökenli bir ailenin çocuğu. Türkiye’de doğuyor ama küçük yaşlarda ata toprakları çekiyor onu bir şekilde. Ve Rusya’ya, Kafkasya bölgesine yerleşiyor ailesiyle… Liseyi ve konservatuvarı orada okuyor. Küçük yaşlarda Kafkas halk danslarıyla ilgili olduğunu söyleyelim. Rusya’da da konservatuvarda halk dansları eğitimi alıyor. Mezuniyetinden sonra ise bir dansçı olarak devlet memuru oluyor. Kanada’dan Ürdün’e, Moskova’dan Ukrayna’ya turneye gitmediği yer kalmıyor. Baş dansçılığa kadar yükseliyor hatta. Ama bir Çerkes olarak kültürel genlerinde müthiş bir at sevgisi var, onu belirtelim. Atlarla ilgili okumalar yapıyor, araştırıyor. Yine Moskova’da bir turnedeyken oluyor ne olduysa Ceylan’a. Bir sirkte at gösterisi izliyor. İçindeki at sevdası depreşiyor…

Aslında yaptığı bugünün ‘normal’ insanı için akıl kârı değil. Yaklaşık 10 yıllık dansçılık ve devlet memurluğu kariyerini sonlandırıp “Artık sadece atlarla ilgileneceğim” diyor ve atla ilgili eğitimler almaya başlıyor… Sonrasında sirklerde çalışmaya başlıyor. At gösterileri yapıyor. Serde dansçılık da var ne de olsa. Temel at biniş ve akrobasi hareketlerini dansıyla birleştiriyor bir anlamda. Bu kez de farklı farklı sirk gruplarıyla yine dünyayı gezmeye başlıyor… Rusya Devlet Sirki ve Moskova Nikulin Sirki’nde uzun süre akrobat olarak çalışıyor.

12 UZUN YOL ATLISI

Artık atların dünyasına iyiden iyiye giriş yapıyor Ceylan. Onların bakımı, beslenmesi her şeyiyle bizzat kendi ilgileniyor. Ürdün Prensi’nin davetiyle 12 Çerkes Uzun Yol Atlısı projesine dahil oluyor hatta. Suriye ve Türkiye üzerinden Kafkasya’ya 12 atlı iki ay süren bir yolculuk yapıyorlar… Ceylan’ın hayatında keskin dönemeçler var. Kararlarını aniden verebiliyor. Nasıl dansçılık kariyerini canından çok sevdiği atlar için bıraktıysa bu kez de Rusya macerasını sonlandırıp Türkiye’ye dönmeye karar veriyor. Ondan önce Türkiye’ye dönen ailesinin yanına geliyor. Şu an 44 yaşında olan Ceylan o dönem 30 yaşında. Yine atlarla ilgili bir şey yapmak istiyor ama Türkiye’de atlara ilgi henüz bugünkü kadar yoğun değil. Her ne kadar geçmişimizde bu insan dostu hayvanların yeri büyük de olsa, binicilik eğitimleri yaygın değil, hele at akrobasisi hiç yok. Oysa Anadolu’da, başta cirit olmak üzere, atlı akrobasi sayılabilecek pek çok kültürel etniklik devam ediyor sessiz sessiz.

Önce küçük atölyeler, gösteriler düzenlemeye başlıyor kendi imkanlarıyla İstanbul’da… Ama ciddi bir ilgi görmüyor. Bu kez karşısına film sektörü çıkıyor Ceylan’ın. Cem Yılmaz’ın Yahşi Batı filminde oyunculara biniş eğitimi veriyor ve at koreografilerini hazırlıyor. Kamera arkasında ciddi bir görev üstleniyor. Bu kez bu sektörde adı duyulmaya başlıyor. Fatih Sultan Mehmet filminde de aynı görevi icra ediyor… Sonrasında başka filmler, diziler de geliyor. Nerede atla ilgili bir film, bir dizi var Janbi Ceylan’a ulaşıyor yapımcılar, yönetmenler. Hatta yakın dönemde at tutkusu onu Diriliş dizisinin önemli rollerinden birine taşıyor. Dizide Bizans Komutanı Teo rolünü oynuyor. Ceylan’a göre özellikle tarihi filmlerden sonra atlara ve biniciliğe ilgi artmış: “Türkiye’ye geldiğim dönemlerde ata bu kadar ilgi yoktu. Tarihi film ve dizilerle ata olan ilgi de arttı… Çok sayıda binicilik merkezi var artık. İnsanlar bir şekilde ata binmeye başladılar…” Peki, at akrobasisini nasıl tanımlıyor Ceylan? Kulak verelim: “20’nin üzerinde akrobatik hareket uygulanabilecek atlı akrobasi atlarla düz bir çizgide veya bir daire içerisinde dörtnal koşmak sureti ile uygulanmaktadır. Gösteri veya müsabaka amaçlı uygulanabilir. Özel akrobasi eyeri yardımı ile uygulanır ve bazı akrobatik hareketlere ek ekipman da kullanılabilir. Günümüzde etkin olan atlı akrobasi disiplininin çıkış noktası olarak sayılabilecek Orta Asya- Rusya-Kafkaslar ekseninde ise Kafkas tipi eyerler temel alınıyor ve akrobasiye uygun hale getiriliyor.”

ETOBUR VE OTOBUR DOSTLUĞU

Ceylan’ın at ve insanın dostluğuyla ilgili önemli tespitleri var: “Bu ilişki aslında etobur olan insanla, otobur olan atın hikayesi… Tabiatta ceylanla aslanın dostluk yaptığını göremezsiniz. İki zıt tabiattaki varlığın birbirine güven duyması ilginç. Yani işimizin esası, akrobasiden, gösteriden de öte güven. Atın da binicinin de doğada farklılaştığını ve bu birlikteliğin bir süre sonra rehberin at olduğu bir iç yolculuğa, bir yol tecrübesine dönüştüğünü düşünüyorum.” Peki, at beden diliyle insana ne söyler. Onu da anlatıyor Ceylan: “Genel olarak at ne kadar dik, başı yukarıda ve kuyruğu asılı pozisyonda ise o kadar heyecanlıdır. Yani sakin veya yorgun at başını aşağıda tutar, bazen burnu yere değer ve kuyruğunu gevşek bir şekilde aşağı sarkıtır. Kulaklar ise atın ruhsal durumunu yansıtan en önemli organlardır. Kulaklar ne kadar dikse atın keyfi o kadar yerinde, ne kadar boyna doğru eğikse o kadar agresiftir. Kulağın genel duruş şekli hafif öne ve dışarıya doğrudur. Bu duruş şekli ile çevredeki sesler en iyi şekilde takip edilir.”

ARAMIZDAKİ ŞEFKAT DİLİ

“Atla insanın iletişimi müthiştir. Öncelikle şefkat ve güven dilinden anlayan hayvandır at. Düşünün onunla kalabalığınıönünde bir gösteriye çıkıyorsunuz. Dünyanın en ürkek hayvanlarından biri üstelik. Size olan güveni sayesinde orada sakin kalabiliyor. Herkes sanır ki insan atı ehlileştiriyor. Aslında at insanı ehlileştirir. İnsana insan olduğunu anlatır. Paylaşımı, adaleti, sevgiyi, şefkati öğretir… İnsanda olması gereken, aslında her insanın derinlerinde bir yerlerde olan duyguları ortaya çıkarır.”

_____________

Alıntı: Göksan Göktaş, https://www.sabah.com.tr/pazar/2019/11/10/at-insani-ehlilestirir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu