Araştırma/Analiz

CHARLOTTE HİLLE: “AB’NİN, ABHAZ TARAFININ GÖRÜŞLERİNİ DİKKATE ALMASI SON DERECE ÖNEMLİ”

Caucasus Times’in kendisiyle mülakat yaptığı Charlotte Hille, Amsterdam Üniversitesi (Hollanda) Siyaset Bilimi Bölümü Öğretim Üyesidir. Çatışmaların çözümü, devlet kurma, etnik azınlıklar ve barış süreçlerine uluslararası katılım konularında uzmanlaşmıştır.
Charlotte Hille, Abhazya, Güney Osetya, Cavakheti’deki Ermeni cemaati ve Çerkes meseleleri üzerine çok sayıda makalenin yazarıdır. 2010 yılında “Kafkasya’da Çatışmaların Çözümü ve Devlet İnşası” adlı bir çalışması yayınlanmıştır.

***

CAUCASUS TİMES:  Abhazya Eylül 2020’de, Gürcistan ile silahlı çatışmada kazandığı zaferin yıldönümünü kutladı. Bu tarih Abhaz toplumu için önemli bir sembol. Ancak, o günden bugüne cumhuriyetteki durum ciddi biçimde değişti. Bu değişikliklerin özünü nasıl siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Değişim hangi yönde oldu? En önemli sonuçlar olarak neleri sayılabilirsiniz?

 CHARLOTTE HİLLE: Her çatışma ve her ateşkesin olayın içinde olan insanlar için özel bir anlamı vardır. Bu Gürcü-Abhaz çatışması için de geçerlidir. Cumhuriyet, yıllar geçtikçe ekonomik ablukalar ve yaptırımlar görmesinin yanı sıra; sınırlı kaynaklar ve kabiliyetlerini kullanarak uğradığı yıkımın restorasyonuna çalıştı. Abhaz liderliği hala kurumlarını güçlendirmek için zorluklarla boğuşuyor.  Abhaz yöneticilerinin genel olarak karşılaştığı zorluklar, birçok yönden Güney Kafkasya’nın tanınmış devletlerinin çözmeye uğraştığı sorunlara benziyor. Özellikle yolsuzluk ve işsizlikten bahsediyorum. Abhazya’nın geliştiği yönü, komünist özerk bir cumhuriyetten (ASSR), demokratik bir yönetime evrilme olarak değerlendirebiliriz. Bu dönüşüm tabii ki belirli bir zaman gerektirir.

Son yirmi yılda Rusya Federasyonu ile süren ilişkiler Abhazya için hep önemli oldu. Rusya 1990’larda Abhazya’yı engellemesine rağmen, bölgesinde barışı koruma güvencesi sağladı. Daha sonra da önemli bir ekonomik ve stratejik ortak oldu.

CAUCASUS TİMES: 2008’de Rusya Abhazya’yı tanıdı. Bugün belli bir paradoks görüyoruz: Cumhuriyet bir yandan Gürcistan’dan daha çok uzaklaştı ve kendi kaderini tayin için belli stratejik hedeflerine ulaşmış gibi görünüyor; ama öte yandan da Rusya Federasyonu’nun etkisi daha da güçlendi. Sizce Abhazya kendi kaderini tayin etmeyi mi başardı; yoksa tam tersine Kremlin’in iradesine daha bağımlı hale mi geldi?

CHARLOTTE HİLLE: Bu aşılması kolay bir problem değil. Uluslararası hukuk, bir yapının devlet olarak kabul edilebilmesi için bağımsızlığının kaç ülke tarafından tanınması gerektiği konusunda doğrudan hiçbir şey söylemiyor. Bir açık söz bile bir devlet olduğunu gösteriyor; ancak uygulamada, devlet bazıları tarafından tanınırken diğerleri tarafından tanınmıyorsa bir sorun var demektir. Örneğin diplomatik tavrı ve pasaport tanımayı ele alalım… Bu ciddi bir sorundur. Abhazya pasaportlu Abhazlar sadece 5 ülkeye seyahat edebiliyor. Diğer ülkelere ise sadece Rus pasaportu ile gidebiliyorlar.

Öte yandan Abhazya’nın uzun süredir beklediği, ancak istediği kadar geniş olmasa da bir tanınma kazandığı duruma da gelinmiştir. Gürcistan kendi topraklarında açık bir çatışma yaşamıyor; ancak Abhazya topraklarında fiili bir güce ve siyasi varlığa sahip olmama gerçeğinden de hiç memnun değil. Çatışmanın her iki tarafı da bugün, sahip olduklarından daha fazlasını kazanmış olsalar daha kötü sonuçlar doğabilirdi. Ben Abhazya’nın kendi kaderini tayin hakkına ulaştığını düşünüyorum. Cumhuriyetin politikacıları da zaten şimdilerde ne ölçüde Rusya’ya ve onun yardımına bağımlı olacaklarına karar veriyorlar.

CAUCASUS TİMES:  Bir zamanlar Avrupa Birliği Abhazya ile ilgili olarak “tanımadan katılım” yaklaşımını önerdi. Sizin açınızdan bu strateji ne kadar etkili? Değilse, etkinliğini artırmanın yolları nelerdir?

CHARLOTTE HİLLE:  Bir kere Abhazya’yı barış ve kalkınma girişimlerine dahil etmeye çalışmaları önemlidir. Bu, AB gibi uluslararası yapıların Cumhuriyetle ilişkileri daha da geliştirmeye hazır olduğu anlamına gelir. Bir sorunu çözmek istiyorsanız, çatışmanın taraflarından birini görmezden gelemez veya yalnızca bir tarafa odaklanamazsınız. Ben bu fikri uzun yıllardır savunuyorum. Neyse ki, uluslararası kuruluşların Abhazya ile diyaloğa girmeye hazır olduğunu görüyorum. Barış görüşmelerinde BM AGİT temsilcileri, BM kararlarına istinaden Gürcistan’ın toprak bütünlüğüne saygı duyuyorlar. Anlaşılır bir şekilde, BM’nin otoritesine saygı gösteriyorlar. Ancak bu durumun, tarafsız görünmeyen bu yaklaşımın, çatışmanın taraflarını nasıl etkileyebileceği konusu da özel dikkat gerektirir. Bu yaklaşım tarafların pozisyonlarını da etkiler. AB’nin “tanıma olmadan angajman” politikası, Abhazya’nın statüsü gibi çok uzun sürebilen karmaşık sorunları çözerken, buna takılıp kalmadan, güvenlik sorunları, mülteciler gibi farklı konuları tartışma fırsatı sunuyor. AB, sivil toplumla ilişkilerin geliştirilmesini önemli bir öncelik olarak görüyor. Bu, Abhaz liderliğinin, Avrupa Birliği ve bir bütün olarak Batı’ya karşı son derece ihtiyatlı bir tavır alması şeklinde şeklinde karşılık buldu. Bu nedenlerle AB’nin Abhaz tarafının hassasiyetlerini hesaba katması son derece önemlidir.

————————-
Kaynak: https://caucasustimes.com/ 29.09.2020
Edit: Kuşba E.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu