Kafkasya Haberleri

RUSYA’DA DEMOGRAFİ: KIYAMETİN ÖTESİNDE BİR FELAKET?

DARİA YUDKEVİCH

Rosstat’ın yayınlanan verilerine göre, Ocak-Aralık 2019’da Rusya’nın nüfusu 26 bin kişi; Ocak-Aralık 2020 de ise 439 bin kişi azaldı! Daha önce de demografimiz kötü idi, peki şimdi ne değişti?

Karantina başarısızlığı, gecikmiş planlı tıbbi müdahale nasıl bir sonuç verecek bunu (belki) gelecekteki istatistiklerden öğreneceğiz.

Sonuç olarak, 2020’de 1milyon 881 bin vatandaş öldü (2019’da bu rakam 1 milyon 366 bin kişi idi).

2020 doğumlular 2019’dakinden daha az (1 milyon 306 bin’e karşı 1 milyon 365);

Evlilikler önemli ölçüde azaldı (716.6 bin’e karşı 876.9).

Bir kadından doğan çocuk sayısı 1.49’dur (önce de çok düşüktü: 1.50). En azından aynı düzeyde tutacağımız üreme için iki çocuğa ihtiyacımız var. Ve bu “1.49” rakamı, bir sonraki dönem için demografik bir felaket bile değil, bir tür kıyamet.

Bu arada: “Genel olarak, ülke genelinde doğumda beklenen yaşam süresinde ve toplam doğurganlık oranında bir azalma eğilimi var” (Rosstat). 2019’da doğumda beklenen yaşam süresi ortalama 73,4 yıldı, bu 2020’de 71,9 yıl oldu. Erkekler için rakam daha da keskin bir şekilde 68,4’ten 66,9’a düştü. Daha uzun yaşayacağımıza söz verildi ama bu emeklilik reformu sadece emekli olur olmaz ölmeye işaret ediyor. Daha kısa yaşarsak ve daha az çocuk olacaksa, o zaman yaşam düzeyinde ilerleme nasıl olacak?

Karantinanın başlangıcında, artık insanların yapacak hiçbir şeyi olmayacağını ve sonunda bir demografik patlama ile karşılaşacağımızı garanti eden iyimserler vardı. Halbuki psikologlar güvence verdi: demografik patlama olmayacak, aksine insanlar doğum yapmaktan korkacak diye. Ancak sesleri, insanları her şeyin yoluna gireceğine ikna etme girişimleri denizinde boğuldu gitti: Şimdi asıl önemli olan koronavirüs ile enfekte olmamak. Koronavirüs tehlikeli bir enfeksiyon. Bunu şiddetli bir biçimde yaşamış olanlar, çektikleri ıstırabı anlatıyorlar ki bunu kimseye dileyemezsiniz.

Ancak bu virüsün dehşeti, virüsün kendisinden daha ölümcül çıktı; çünkü geri kalanlar da korkudan öldü.

Kendimi televizyon karşısında bulduğum o ender anlarda, özellikle salgının başlangıcında bu paniğin müjdecilerini izledim. Arka plandaki rahatsız edici müziğin eşliğinde, ciddi seslerle sunum yapanlar, yalnızca bir kez sokağa çıkmak zorunda kalan insanların covid yüzünden ne kadar korkunç bir ıstırapla öldüğünü anlattılar. Rahatsız edici müzik eşliğinde ABD’de aşırı kalabalık mezarlıkları gösterdiler. Birkaç hafta önce St. Petersburg’da, metroda iken covid’in “kronik” bir hastalık olarak adlandırıldığına dair bir bilgi mesajı geldi. Bu, bir kez enfekte olduğunuzda, hayatınızın geri kalanında hasta olacağınız anlamına geliyor ve bu hastalığın etkileri de kronik olacak. Yani, paniğe bakılırsa, modern insanın çok az şansı var ve ömrü de çok kısa olacak.

Pandeminin en başından beri, abartılı davranmayan gerçekçi uzmanlar, karantina sırasında nüfusu psikolojik olarak koruma ihtiyacından söz ettiler. Ama dinlenmediler: ya ciddiye alınmadıkları için, ya da korkmuş bir insanı kontrol etmek daha kolay olduğu için. Sonuç olarak, covid azalıyor ve yine de demografik yapıyı etkiliyor, çünkü endişe arttı. Depresif ruhu, işsizlik ve düşen gelirle çarparak, nüfusun yeniden üretiminde bir deliğimiz daha oluştu ve kaydedilen “demografik felaketi” daha salgın öncesinde denkleme ekleyerek hayal kırıklığı yaratan bir sonuca vardık: nüfus sadece azalmadı; artması için bir neden de yok.

En dikkat çekici şey, Rosstat’ın vatandaşların gelirine ilişkin verilerine baktığınızda şöyle düşüneceksiniz: Neden mutsuzlar?

Gerçek harcanabilir gelir (gelir eksi zorunlu ödemeler, tüketici fiyat endeksine göre ayarlanmış) 2019’a kıyasla yalnızca % 3,5 azaldı; ki bu kriz sırasında neredeyse belirsiz bir oran demek.

Merkez Bankası tarafından 2020 yılı için belirlenen resmi enflasyon oranı ise % 4,9’dur.

Rosstat’a göre, nominal, yani enflasyon hariç, ücretler Eylül 2019’dan Kasım 2020’ye kadar bir yıldan fazla sürede yalnızca % 4,6 arttı. Yani nominal ücretlerdeki artış, enflasyondaki artışa ayak uyduramıyor.

Rosstat’a göre, kuruluşlar tarafından sağlanan bilgilere göre (küçük işletmeler hariç), 1 Ocak 2021 itibariyle ücretlerdeki gecikmeler 1,6 milyar ruble olarak gerçekleşti. Üstelik tüm bu borçların sadece % 41,8’i 2020 yılında oluştu ve çalışanlara olan borçların çoğu geçmiş yıllardan kaynaklanıyor. Bu arada, Rosstat’ın açıkladığı gibi, tüm yıl boyunca ülkede sadece iki grev gerçekleşti ve bunlara sadece 141 kişi katıldı; ki bu çok düşük. Bunu kendini geliştiren gurular gibi “her şeyden memnunlar” şeklinde anlayabilirsiniz; ancak maaşla borçlarını ödeyeceklerine inanmıyorlar ve grev yüzünden işlerini kaybetmekten korkuyorlar…

Vatandaşlar da iyi şekilde organize edilmiyor: Aralık 2020’de 15 yaş ve üstü 4,4 milyon kişi işsizdi.

2019 ve 2020 yıllarında 15 yaş ve üstü işsiz sayısı (bin kişi)- Rosstat

2019 2020
Ocak 3667 3482
Şubat 3655 3425
Mart 3518 3485
Nisan 3554 4286
Mayıs 302 4513
Haziran 3334 4606
Temmuz 3364 4731
Ağustos 3258 4808
Eylül 3371 4777
Ekim 3476 4694
Kasım 3507 4616
Aralık 3473 4433

Ve burada da size söylenen şey: ama covid’iniz yok!

Ve ortaya çıkıyor: bir yandan para eksikliği (ya da işveren atacak); diğer yandan covid…

Bu nedenle 2020’de en çılgın demografik sonuçlar doğaldır. Bunu kabul etmeden, sonuçlarıyla başa çıkmak hiçbir şekilde imkansız olacaktır ancak bu genel olarak giderek daha zorlaşan bir görev gibi görünmektedir. Sadece nakit enjekte ederek sorunlar çözülemez. Bir kişi, geleceğe güveni olmadan çalışmaz ve fayda üretemez. Ödemenin kendisi beladan bahsediyor, çünkü elverişli bir durumda bile iklimin düzelmesine mani olabilir. Devletin zor bir zamanda bir insanı bir şekilde destekleyebilmesi harikadır, ancak zor zamanın sürdüğünü ve sonunu göremediğini fark ettiğinde, çocuk sahibi olmaktan vazgeçmemesi pek mümkün değildir. Bunları kimse reddetmeyecektir. Ancak, yeni verilere bakılırsa böyle düşünenler azınlıktadırlar. Ve hiçbir şey aksini göstermiyor.

———————-

Kaynak:  https://regnum.ru/news/society/3177246.html , 29 Ocak 2021

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu