Kafkasya Haberleri

ÇERKES YÖNETMEN SOKUROV’UN İNSAN HAKLARI ÇIKIŞI PUTİN’İ VE RUS MİLLİYETÇİLERİ PANİĞE SOKTU

Alexander Sokurov

Rusya Devlet Başkanlığı Sivil Toplumu ve İnsan Haklarını Geliştirme Konseyi üyesi ünlü film yönetmeni Alexander Sokurov ile Devlet Başkanı Vladimir Putin arasındaki diyalog medyada büyük yankı uyandırırken, birçok çelişkili değerlendirmelere de neden oldu. Yönetmen, Kuzey Kafkasya’daki durumu en büyük sorun olarak nitelendirirken, Devlet Başkanı Putin ise bu sözlere gelişen öfkesini gizleyemedi.

Çerkes kökenli film yönetmeni Alexander Sokurov konuşmasına Rusya’nın dış politikasıyla başladı ve Moskova’nın, bağımsızlığını ilan eden Güney Osetya ve Abhazya ile Belarus’un ve Suriye’nin  “destekçisi” olduğuna dikkat çekti. Sokurov aynı zamanda ülkede yaşayan küçük halkların ayrımcılığa maruz kaldığını, tarihi miraslarının herkesin gözü önünde yok olduğunu, bu arada ulusal cumhuriyetlerin liderlerinin fiilen yerel “padişahlara” dönüştüğünü söyledi.

“Padişahları var, başkentleri var, orduları bile var. Peki Rusya nerede? Rusya’nın bir başkenti bile yok. Moskova Moskova’nın başkenti durumunda. Bana öyle geliyor ki bu temel derecede önemli bir durum. Bunları düşünmek ve konuşmak bizim için önemli” dedi.

Sokurov, örnek olarak, Vod halkının (vozhans) toplu ikamet yeri olan Leningrad Bölgesi’ndeki Luzhitsy köyünden ve topraklarının bir kısmının Çeçenya’nın kontrolüne devredilmesine karşı çıkan İnguşetya sakinlerinden bahsetti. Yönetmen, Kremlin’in ulusal politikasının ayrılıkçılığın büyümesine yol açtığından emin olduğunu söyleyerek, “Bizden ayrılmak istiyorlar” dedi.

Yönetmenin konuşmasını yarıda kesen Vladimir Putin oldukça sinirli bir şekilde cevap verdi:

“Özür dilemeniz gereken bir şey var, çünkü bu bir konuşma değil, bir manifesto ve içinde bir dizi korku barındırıyor.”

Cumhurbaşkanı, ayrılıkçı duygulara verilen desteğin ülkeyi “Moskovadan ibaret” bırakacağını ve NATO ülkelerinin de böyle bir sonucu beklediklerini söyledi.

“Dağıstan çok uluslu bir cumhuriyet. Ne öneriliyor? Tüm Dağıstan’ı bölelim mi? Veya Karaçay-Çerkesya’yı bölelim mi? Karaçayları ve Çerkesleri bölelim mi? Çok fazla soru var ve onları çok iyi biliyorum. Ülkede iki bin çeşit toprak iddiası var. Sevgili Alexander Nikolaevich, Yugoslavya’yı topraklarımızda tekrarlamak ister misin?” diye cevap verdi Putin sitemle.

Öte yandan Kuzey Kafkasya’nın politikacıları ve kamuoyu şahsiyetlerinin yönetmen ve cumhurbaşkanı arasındaki anlaşmazlığa katılması da uzun sürmedi.

Duygusal davranarak doğrudan hakaretlere yönelen Çeçenya Başkanı Ramzan Kadırov, Sokurov’un konuşmasını “yozlaşmış” olarak değerlendirirken, performansını “yaşlılıkla” ilişkilendirdi.

Kadirov, “İnguşetya ile aralarındaki toprak anlaşmazlığı hakkında, “Nihilist Sokurov, görünüşe göre sadece bir kulağıyla dinliyor ve yarım akılla düşünüyor. (…)Yetkili makamlarda olsaydım, nihilist Sokurov’un sözlerini devlet karşıtı ve aşırılıkçı olarak değerlendirir, yasal işlem yapardım. Bu rüşvetçi suratı sevmiyorum!” dedi.

Sokurov’a sadece Ramzan Kadırov değil, aynı zamanda Dağıstan’dan Devlet Duması milletvekili seçilen Sultan Khamzaev de cevap verdi. Ona göre, yönetmen Sokurov “Dağıstan Cumhuriyeti’ndeki durumu bilmiyor ve anlamıyor.” “Sokurov’un sözleriyle Kafkasyalıların arzuları, tek bir gram bile uyuşmuyor. Sokurov’un fikirleri asla Kafkasya’da destek bulamıyor, Kafkas bölgesinin onların fikirlerine ihtiyacı yok!”  dedi Khamzaev.

Ekonomist ve nüfus bilimci Marina Lifşits, Sokurov’un sözleri hakkında Kavkaz Realii için yorumda bulundu. Rusya’da sadece konuşmanın değil, aynı zamanda Kremlin için nahoş bir şey düşünmenin de tehlikeli hale geldiğini söyleyen Marina Lifşits, “Dünyaca ünlü yönetmen Alexander Sokurov’un konuşmasının ana teması, Rusya’nın kuzeyindeki Avrupa topraklarının geliştirilmesi ve Kuzey Kafkasya’nın sorunları, ülkenin kalkınması için öneriler de dahil olmak üzere ulusal ve etnik konulardı. Politikaya da değinildi. Sokurov agresif ifadeler de bulunmadı, kendini olabildiğince dikkatli ifade etti” dedi.

Lifşits’e göre, seçkin yönetmenin gözlemlerinin geçerliliğinden şüphe etmek için hiçbir neden yok; dahası sadece Kuzey Kafkasya’da değil, aynı zamanda muhatabına göre diğer bölgelerde de ayrılıkçı duyguların büyümesi için nesnel nedenler giderek daha da artıyor.

Liftşist, “Bu, federal merkezin hem dış hem de iç politikalarından kaynaklanıyor” diyerek şöyle devam etti: “2008’den sonra, Gürcistan ile savaştan sonra Rusya’daki ekonomik büyüme neredeyse durdu. 2009-2019’da kişi başına düşen GSYİH % 8,3 kat arttı. Bu başarılı bir gelişmeden çok durgunluğa benziyor. Karşılaştırma için, Gürcistan’da aynı dönemde kişi başına düşen GSYİH’sının % 60, Amerika Birleşik Devletleri’nin de neredeyse % 13 arttığını hatırlamalıyız. ”

Uzmana göre, ekonomik büyümenin olmamasının ana nedenlerinden biri, federal merkez ve bölgeler arasındaki fonların etkisiz dağıtım sistemidir.

“Sokurov konuşmasında komik bir dil sürçmesi yaptı” diyen Lifşist, “‘Rusya’nın bir başkenti bile olmadığını, Moskova’nın başkentinin Moskova olduğunu’ söyledi. Bu, özünde doğrudur. Moskova, Rusya Federasyonu’nun başkenti değil, Moskova’nın başkentidir. Ülkenin tüm kaynaklarını yutan bir canavar. Moskova bir metropol ve diğer tüm bölgeler onun vassalları, kolonileri. Ve bu, ülkenin mali sistemi değişene kadar da böyle olacak” dedi.

Yasaklar ve tehditlerle bölücülükle mücadele etmenin kesinlikle gerekli olmadığını, aksine bölgelere daha fazla ekonomik ve siyasi özgürlük verilmesi gerektiğini belirten Lifşits’e göre bölgelerin birçok konuda politikalarını bağımsız olarak belirlemesi ve vergi gelirlerinin büyük kısmının bölgelerde kalması gerektiğini söyleyerek sözlerini şöyle tamamladı: “Ve elbette, federal merkezin bölgeler arasındaki sınırları kendi iradesiyle ayarlaması da kabul edilemez. Ve şu anda en acil görev, İnguş davasındaki sanıkları serbest bırakmaktır; ki hem hüküm giymiş olanları, hem de beklemede olanları. Sokurov’un söyledikleri kesinlikle doğru” dedi.

Sivil İnisiyatif Partisi’nin İnguş şubesi lideri Magomed Khazbiev de Kavkaz Reali’ye yaptığı açıklamada, Alexander Sokurov’un Kuzey Kafkasya’ya dair sözlerini ve konumunu destekledi. Khazbiev, “Söylediği her şey doğru. Eğer, devlet başkanıyla, ülkemizde yaşayanların gerçek sorunları hakkında açıkça konuşan daha fazla insan olsaydı Rusya bu uçuruma düşmezdi” dedi.

İnguş eylemci, bugün Rusya’da gerçek bir federal sistem olmadığına, bunun 2000’lerin başında yıkıldığına inanıyor. Ona göre, Moskova tarafından fiilen atanan bölge başkanları halka karşı sorumlu değiller; sadece, başkanlık idaresindeki küratörlerinden korkuyorlar ve onların isteklerini yerine getiriyorlar. Hükümet başkanları, milletvekilleri, bakanların işverenleri de halk değil, Kremlin. “Onlar burada kimseye hiçbir şey borçlu değiller. Bu nedenle, yeni görev alan her bakan, çalışmanın ilk haftalarından itibaren ailesini Moskova’ya taşır. Çalışma süresinde bir daire, yazlık konut, otopark satın alır.  Cumhuriyetimiz küçüktür ve herkes herkesi tanır. Geçtiğimiz yıllarda, eski bakanların neredeyse hiçbiri cumhuriyette kalmadı, hepsi başkente gitti” diye açıklıyor sözlerini Khazbiev.

Milletvekili Khazbiev, Putin’in “ülkede iki bin toprak iddiası” hakkındaki sözleri hakkında da yorumda bulunarak şunları söyledi:

“Sorun 30 yıldır ortada duruyor. Ve yetkililer sorunu çözmek için hiçbir şey yapmadılar. Babamın pasaportunda Şolkhi köyünde doğduğu yazıyor. Şimdi Vladikavkaz’ın bir banliyösü olan Oktyabrsky köyü. Babamın, büyükbabamın doğduğu evde şimdi yabancılar yaşıyor. 1992 savaşından sonra cumhuriyetteki birçok kişi terk edilmiş evlerine geri dönme niyetinde oldukları için, hala karavanlarda kararsız şekilde yaşıyor. Birkaç kuşak zaten bu düşünceyle büyüdü. Ama merkez hiçbir şey olmuyormuş gibi davranarak soruna gözlerini kapatıyor.”

Yabloko partisinin Kalmık Şubesi Başkanı Batır Boromangnaev de yerli halkların haklarının ihlaline işaret ediyor. “Oirat-Kalmık, 17. yüzyıldan başlayarak, Rusya’nın tüm büyük savaşlarına katıldı. Şimdi Kuzey Kafkasya’daki diğer yerli halklar olduğu gibi binlerce yıldır bu topraklarda yaşamaktalar; ancak siyaset ve hukuk bağlamında mevcut değiller. Bölgesel, bütçesel, endüstriyel, vergisel, sosyal bir politika var, ancak yerli halklarla ilgili bir politikaya muhatap değiller” diyen Boromangnaev, Rusya’daki ulusal-bölgesel sorunlar susturularak devletin federalist temellerinin yok edildiğini belirtti.

“Cumhuriyetlerde ayrılıkçı duyguların büyümesi için bir çok sebep var, ancak bu kesinlikle NATO’nun “propagandası” değil” diyen Boromangnaev şöyle devam etti:

“ ‘Putin’in Rusya’sında, eski imparatorlukların bazı özelliklerini yeniden yaratma girişimleri görülüyor. Devletin Anayasa’da ilan edilen federal yapısı, güvenlik güçleri ve fiziksel yıkım, ne yazık ki bugünü tamamen açıklıyor. Belki modern Rusya tam teşekküllü bir imparatorluk değil, ancak Kremlin’in hem bölgeler, hem de halklarla ilgili adaletsiz politikasını görüyoruz.”

Batır Boromangnaev’e göre, federal merkezin baskıcı politikası, Rus halkına karşı düşmanlık, güvensizlik ve bazen de nefrete yol açıyor.
—————–
Andrey Krasno, www.kavkazr.com, 13 Aralık 2021,
Edit: Kuşba E.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu