Kafkasya Haberleri

V. HATAJUKO: “KUVVETLER AYRILIĞI İLKESİ KUZEY KAFKASYA’DA İŞLEMİYOR”

www.caucasustimes.com’ın Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’ndeki  sivil toplumun durumu hakkındaki sorularını cevaplandıran insan hakları aktivisti Valeri Hatajuko, “Kuzey Kafkasya’da kuvvetler ayrılığı yok ve yargı kesinlikle bağımlıdır. Gerçek bir siyasi muhalefet de yok. İnsan hakları ihlalleriyle alakalı karşılaştığımız tüm sorunların kaynağı da budur” diyor. 

*******

CAUCASUS TİMES: 90’lardan beri cumhuriyetin sosyal ve politik hayatının tam ortasındasınız. Daha önce Çerkes halkının canlanması için ulusal hareketin kilit isimlerinden biriyken, nasıl insan hakları faaliyetlerine dahil oldunuz? 

VALERİ HATAJUKOV: 1980’lerin sonunda Kabardey Balkar Cumhuriyeti (KBC)’nde güçlü bir ulusal demokratik hareket olan “Khase” ortaya çıktı. “Khase”nin şu anda var olan “Khase” ile ad ve kısaltma dışında hiçbir ilgisi olmadığı gerçeğine dikkatinizi çekmek isterim. Bahsettiğim “Khase” 2000’li yılların başında yenilgiye uğradı.

90’ların başındaki Khase, ulusal demokratik, liberal bir hareketti. Ve o zamanın “Khase”si güçlü bir insan hakları kanadına sahipti.

Yenilginin arefesinde, o “Khase” ye başkanlık eden kişi bendim. Ve örgütümüzün yenilgisinden sonra ortaya çıkan yeni koşullarda sadece onun değil, cumhuriyetteki tüm sivil toplum merkezlerinde insan hakları hareketini geliştirmeye ve Kuzey Kafkasya ve tüm Rusya insan hakları hareketine katılmaya karar verdik. Haklarla ilgili çalışmalara böyle başladık.

 

CAUCASUS TİMES: KBC sakinlerinin temel hak ve özgürlüklerinden en fazla hangisi ihlal ediliyor?

 

VALERİ HATAJUKO: Cumhuriyetteki insan hakları ihlallerinin doğasına gelince… Bunun için Kuzey Kafkasya’da mevcut siyasi sistem hakkında konuşmamız gerekiyor. Aslında aynı ülkede yaşıyormuşuz gibi görünse de durum çok farklı. Rusya’ya bir bütün olarak baktığımızda zayıf bir kuvvetler ayrılığı, zayıf bir yargı sistemi ve siyasi muhalefet olduğunu söyleyebiliyoruz. Bunlar Rusya’da genel olarak zayıf ama var. Ancak ben Kuzey Kafkasya’da kesinlikle güçler ayrılığı olmadığını savunuyorum! Ve yargı sistemi kesinlikle bağımlıdır. Ve gerçek bir siyasi muhalefet de yoktur. Karşılaştığımız insan hakları ihlallerinin ve bu bağlamdaki tüm sorunların kaynağı da budur.

Ve bu noktada makul bir soru ortaya çıkıyor: öyleyse bu neyle bağlantılı? Çeşitli uzmanlar bunu Kuzey Kafkasya halklarının zihniyetinin bu olduğunu söyleyerek açıklamaya çalışıyorlar. Bunlar geleneksel toplum olmanın bedelleri, vs diyorlar. Ben bunu kategorik olarak kabul etmiyorum; çünkü Kabardey-Balkar’da 90’larda siyasi hayatımız tüm hızıyla devam ediyordu. Örneğin Kabardey-Balkar parlamentosundaki Khase organizasyonu olarak kendi milletvekillerimiz vardı ve cumhuriyette meydana gelen ekonomik ve siyasi süreçler üzerinde büyük bir etkimiz oluyordu.

Ancak 2000’lerin başında durum dramatik bir şekilde değişti. Kremlin, cumhuriyetteki siyasi süreçlere ve bir bütün olarak Kuzey Kafkasya’ya yönelik tutumunu değiştirdi. Ve burada siyasi bir test alanı açtık; iktidara gelmek ve elde tutmak için çeşitli yöntemleri test ettik.  Rusya’da gördüğümüz şeyler, yani ceza davalarının tahrif edilmesi, siyasi muhaliflerin öldürülmesi, şimdi burada Kuzey Kafkasya’da başladı.

Ve bu durum devam ediyor. En önemli sorunla karşı karşıyayız: güç ve onun kontrolü sorunu. Aslında, bu sorunun sadece KBC’de değil, bir bütün olarak tüm Kuzey Kafkasya’da olduğu ortaya çıktı. İktidara yabancılaştık ve onun oluşum süreçleriyle hiçbir irtibatımız yok! Dolayısıyla hükümet üzerinde gerçek bir etkimiz yok ve onu kontrol edemiyoruz. Kuzey Kafkasya ile Rusya’nın geri kalanı arasındaki temel fark budur.

Kuvvetler ayrılığı sorununun Rusya genelinde var olduğunu bir kez daha vurguluyorum, ancak Kuzey Kafkasya’da bu yapısallık kazanmış bir sorun. Ve bir metropol olarak Kremlin, kolonilerle, yani KBC ve Kuzey Kafkasya’nın geri kalan cumhuriyetleriyle ilişkilerini böyle inşa ediyor!

Yani, buradakiler onun korumaları. Kremlin onlara tam yetki veriyor, işte bir bütçe ve istediğinizi yapın; ancak kabile kardeşleriniz, yerliler belirli sınırlar içinde kalsın diyorlar.

Söylediklerim çok kaba gelebilir ama tam olarak sorun bu. 90’ların ortalarında olduğu gibi hükümeti gerçekten etkileme fırsatımız olsaydı, onu her düzeyde seçme fırsatımız olsaydı, durum tamamen farklı olurdu.

CAUCASUS TİMES: Yani, devletin sivil toplum dinamiklerine bakarsanız, cumhuriyetteki gidişatta bir bozulma mı görüyorsunuz?

VALERİ HATAJUKO: Tabii ki öyle. 90’larda var olan sivil toplum merkezleri kesinlikle gerçekti. Cumhuriyetteki ekonomik ve siyasi süreçler üzerinde gerçek bir etkisi oluyordu. Sivil toplum, seçimlerde hükümet organlarının oluşumuna aktif olarak katılıyordu. Ve şimdi, 90’lı yıllarla karşılaştırırsanız, elbette şimdi durgunluk var.

CAUCASUS TİMES: Kremlin’in Kuzey Kafkasya cumhuriyetlerine yönelik değişme eğiliminin 2000’lerin başında şekillenmeye başladığını söylediniz? Peki, bunun İkinci Çeçen Savaşı’ndan kaynaklandığı söylenebilir mi?

VALERİ HATAJUKO: Bunun Çeçenya’daki savaşla bağlantılı olduğunu düşünmüyorum. Bu, Vladimir Putin’in iktidara gelmesinden sonra olmaya başladı.

CAUCASUS TİMES: Belki de cumhuriyetteki sivil toplum şu anda daha az aktif? Sivil toplumun kendisinin “hatası” olabilir mi? Cumhuriyet İnsan Hakları Merkezi, özellikle gençler arasında hukuk okur-yazarlığını nasıl teşvik ediyor?

VALERİ HATAJUKO: Kabardey-Balkar sivil toplumunun 90’ların ortalarında var olan ve yukarıdan etkisiz hale getirilen gerçek sivil toplum merkezleri oldukları hakkında söylediklerime ek olarak olarak Rusya’daki durumun kendisinin zayıflaması da cumhuriyetimizdeki sivil toplumun durumunu etkiliyor. Durumun çok zor olduğunu görüyoruz. Sivil aktivistler zulüm görüyor. Ancak yine de Kabardey-Balkar’da sivil toplum var ve hiçbir yere gitmedi. Ve bu sayede ülkemizde meydana gelen olayları hala gözlemleyebiliyoruz.

Martin Kochesoko’dan bahsetmiştiniz. Kendisi KBC’de tanınmış bir halk figürü. Ve ona karşı açılmış bir ceza davası var. Bu ceza davasının tahrif edildiği tüm gözlemciler ve uzmanlar tarafından biliniyor.

Ancak benim açımdan, sağduyu açısından bu tezgahın niçin kurulduğu net değil. Sanırım bu tahrifatı yapanların bölümlerinde bu konularda bir takım yönergeler var.

Çerkes meselesinin bu bölümlerdekilerce takip edildiğini biliyorum. Onlara göre bu konu bir şekilde propaganda edilmemeli. Bu konunun toplumda geri dönüşü ve tartışılmasına bir şekilde engel olunmalı. Kolluk kuvvetlerinin belirli yönergelere sahip olduğuna dair operasyonel bilgilerimiz var. Ve bu gayretkeşliğin arkasındaki nedenleri düşündüğümde, bu departmanların motivasyon kaynağını hissediyor, neden Kochesoko’yu seçtiklerini anlıyorum? Onun henüz çok tanınmadığını ve popüler olmadığını düşündüler.

Ancak ben onun bu tutukluluktan kurtulabileceğini hissediyorum.

CAUCASUS TİMES: Yani bu tutukluluk bir tür tüm Çerkes aktivistleri korkutmak için mi gerçekleştirildi?

VALERİ HATAJUKO: Elbette. Kochesoko’nun tutuklanması gözdağı içindir. Bunun tam olarak kurgu olduğuna inanıyorum. Öncesinde bunun hakkında çok konuştuk, önce Kochesoko’nun uyuşturucu bağımlısı olduğuna dair kolluk kuvvetleriyle bağlantılı çeşitli kanallarda bilgiler ortaya çıktı. Ve olaydan bir gün önce, iki hafta önce, ebeveynlerinin yaşadığı Baksan Kaymakamlığı temsilcileri, ailesinin yanına giderek onlarla çok sert konuştular. Martin sakinleşsin yoksa çok kötü olur dediler. Ve ilginç olan, savcılık bu ceza davasını onaylamayı birkaç kez reddetti.

CAUCASUS TİMES: Ele almak istemedi mi?

VALERİ HATAJUKO: Evet;  savcılık bunu yaptı.

CAUCASUS TİMES: Sonra zorla mı oldu?

VALERİ HATAJUKO: Evet öyle oldu. Ve bu kuvvetlerin ne olduğunu sadece tahmin edebiliriz.

Ve tabii ki, bu dava büyük bir rezonansa neden oldu. Sadece cumhuriyetimizde, Moskova’da ve Çerkes diasporasında değil…

Duruşma şu anda devam ediyor. Bununla ilgili çok şey yazıldı. Ve bence duruşmanın seyrindeki sahtelik, temelsiz bir ceza davası olduğu yönündeki değerlendirmemizi çok açık ve canlı bir şekilde gösteriyor.

CAUCASUS TİMES: Her şeye rağmen KBC sivil toplumunun güçlendiğini görüyoruz. Daha doğrusu, savaşmayı öğrendiler! Ve Kabardey-Balkar sivil toplumunun kendisi öznellik kazanıyor; doğru mu?

 VALERİ HATAJUKO: Evet, aynen öyle!
______________________________
Kaynak: www.caucasustimes.com

Edit: Kuşba E.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu