İlhan Temel

RUSYA ANAYASASININ 68. MADDESİNDE RESMİ DİL ÜZERİNDEKİ DEĞİŞİKLİK ÇALIŞMALARI HAKKINDA DÜŞÜNCELER

   AV. İLHAN TEMEL

GİRİŞ

1993 yılında yürürlüğe konulmuş olan Rusya Federasyonu Anayasasının 68. Maddesi halen şu şekildedir:[1]

“Rusya Federasyonu genelinde devlet dili Rusçadır.

Cumhuriyetler kendi devlet dillerini belirleyebilirler. Bu diller Cumhuriyetlerin devlet hakimiyeti organlarında, yerel yönetim organlarında, devlet kurumlarında Rusya Federasyonunun devlet dili ile bir arada kullanılır.

Rusya Federasyonu, tüm halklarına ana dillerini muhafaza etmeleri, öğrenmeleri ve geliştirmeleri için ortamın oluşturulması hakkını güvence altına alır.”

Değiştirilmek istenen şekliyle, maddede; “Rusya Federasyonu toprakları üzerindeki devlet dili devlet kurucu ulusunun dili olan Rusçadır”  denilmek suretiyle federasyonu oluşturan kurucu halkların kuruculuk vasıfları, dilleri ve dolaylı olarak siyasi, kültürel gelecekleri otokratikleştirilmek istenen[2] rejim sayesinde yok edilmek istenmektedir.  Bu değişiklik girişiminin Rusya’nın mevcut anayasasına, benimsediği değerlere, İnsan hakları sözleşmeleriyle benimsenen temel değerlere ve nihayetinde Rusya Federasyonunu oluşturan kurucu halkların siyasal haklarına aykırı olduğu açıktır. Çalışmamızda buna ilişkin görüşlerimizi hukuki gerekçeleriyle birlikte izah etmeye çalışacağız..

RF’nin bu anayasa değişikliği ile elde etmek istediği amacın ne olduğu ve değişikliğin hukuka aykırılık gerekçelerine geçmeden önce yapılmak istenen değişikliğe, neden karşı çıkıldığını izah etmek açısından öncelikle dil konusunun önemine değinmek isteriz.

Dil, en yalın ifadesiyle, sosyal, kültürel ve siyasal etkileri olan yaşayan soyut bir varlık, kişilerin birbirleriyle iletişimini sağlayan milli nitelikte bir araçtır. Dil millidir, zira her ulusun kendine özgü bir dili vardır. Sosyal, kültürel ve siyasal etkileri vardır zira, her dil bir ulusu diğerlerinden ayıran özellikler taşır, siyasaldır zira, dile bağlı olarak ulus kimliği oluştuğundan siyasal güç, rejim ve azınlık hakları gibi bir takım hakların şekillenmesi dile bağlı olarak belirlenir. Yaşayan soyut bir varlıktır. Zira dil, nesnel karşılığı olmamakla birlikte doğumuna ilişkin görüşler bir yana, zamana ve coğrafyaya bağlı olarak değişir ve tarihte örnekleri görüldüğü üzere (son örnek, Ubıhça’da olduğu gibi) varlıkları sona ererek ölebilir.

Dil bir ulusun tarihsel süreç içinde varlığını sürdürebilmesinin olmazsa olmaz koşullarından biridir. Dil sayesinde kültürler ve kimlik bilinci gelecek kuşaklara taşınabilir. Bu açıdan birçok devlet, dil konusuna önem verip korunması ve gelişmesi için çalışmalar yapmakta, anayasalarına kendi ulus dillerini resmi dil olarak koymaktadırlar.

Resmi dil, hukuken kabul edilmiş, devlet organlarının işleyişinde, tüm yazışmalarında geçerli, hizmetlerin verilmesinde öncelikli kullanılan dildir.[3]  Anayasalarda resmi dil dışında bir dilin yer almaması durumunda, esasen yasaklayıcı bir hüküm olmadığı düşüncesinden hareketle hizmetlerin verilmesinde veya dilin devlet organlarında kullanılmasında bir engelin olmayacağı ifade edilmekte ise de[4]  resmi dil dışında bir dili devlet organlarının işleyişinde kullanmak isteyenler için hukuki zeminin sağlam olmayacağı açıktır. Bu durumda resmi olmayan diller için hukuki koruma, AİHS ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Sözleşmesi ile Kasım 1992 tarihinde imzaya açılıp Mart 1998’de yürürlüğe giren, halen 24 ülke tarafından imzalanan ve 11 ülkede uygulanmakta olan, Türkiye’nin imzalamadığı, Avrupa Bölgesel ve Azınlık Dilleri Şartı[5]’na dayalı olarak talep edilebilecektir.

Ancak hemen belirtelim bizi ilgilendiren yönü itibarıyla Adigece,  her ne kadar kendi topraklarında, yaşadığı soykırım ve sürgün sonucu nüfus sayısı bakımından daha az bir topluluk tarafından konuşulsa da diasporada yaşan çok sayıda insan tarafından da konuşulmakta olan, belli bir coğrafya parçasında belirli bir çoğunluk tarafından konuşulan bölgesel veya egemen ulusun konuştuğu dil dışında diğer toplulukların konuştuğu bir azınlık dili değil, Adige’ler ve özerk de olsa egemenliğe sahip Adigey Cumhuriyeti için ulusal bir dildir.

RF Anayasasında yapılmak istenen değişikliğin hukuki açıdan değerlendirmesine geçecek olursak;

Bu değişiklik öncelikle, Sovyetler Birliği’nin katı sosyalist rejiminin yıkılmasından sonra oluşan RF’nin Avrupa Birliği’nce benimsenen değerlere uyum sağlamayı da amaçlamış ve nispeten daha demokratik bir rejime geçiş için kabul etmiş olduğu 1993 Anayasasında kabul ettiği değer ve ilkelere aykırıdır. Zira: RF Anayasasının;

2.maddesinde, İnsan hak onur ve özgürlükleri yüce değerler olarak kabul edilerek, devletin görevinin insan ve vatandaş hak ve özgürlüklerini tanımak, uymak ve korumak olduğu,

5/1.maddesinde, RF’nin, eşit haklara sahip unsurları olan cumhuriyetler, topraklar, vilayetler, federal şehirler, özerk vilayetler ve özerk alanlardan oluştuğu,

5/3.maddesinde, RF’nin federatif düzeninin halkların eşitliğine dayalı olduğu,

7.maddesinde, RF’nin insanın onurlu yaşamasını ve özgürce gelişmesini sağlayan ortam oluşturmaya yönelmiş sosyal bir devlet olduğu,

17.maddesinde, RF’nin insan ve vatandaş hak ve özgürlüklerini tanıdığı ve güvence altına aldığı,

26.maddesinde, herkesin anadilini kullanma hakkına sahip olduğu,

30.maddesinde, dil üstünlüğünün propagandasının yasaklandığı,

45.maddesinde, insan ve vatandaş hak ve özgürlüklerinin korunmasının devlet tarafından güvence altına alındığı,

55.maddesinde, RF anayasasında temel hak ve özgürlüklerin yer almasının diğer evrensel insan hak ve özgürlüklerinin reddi veya küçümsenmesi gibi yorumlanamayacağı, insan ve vatandaş hak ve özgürlüklerini sınırlayan veya kısıtlayan kanunların çıkarılamayacağı,

Ve en önemlisi 68.maddesinde, Rusya Federasyonu’nun genelinde devlet dilinin Rusça olduğu belirtilmekle birlikte, Cumhuriyetlerin kendi devlet dillerini belirleyebilmesine imkan tanındığı, bu dillerin Cumhuriyetlerin devlet hakimiyeti organlarında, yerel yönetim organlarında, devlet kurumlarında Rusya Federasyonunun devlet dili ile bir arada kullanılacağı, RF’nin, tüm halklarına ana dillerini muhafaza etmeleri, öğrenmeleri ve geliştirmeleri için ortamın oluşturulması hakkını güvence altına alacağı, yazılıdır.

Getirilmek istenen hükümle RF; en başta diğer halkların kuruculuk vasfını elinden almakta, cumhuriyet, özerk devlet, vilayet, toprak ve alanların 5/1.maddedeki eşit haklara sahip unsurlar olma sıfatları ortadan kaldırılmaktadır. RF tek kurucu unsur olarak kabul edilmekle, federal devletin, hakimiyet organlarıyla olan karşılıklı ilişkilerinde ve kendi aralarında eşit haklara sahip olma ve Federasyonunun tüm unsurlarının, federatif devletin halkların eşitliğine dayalı olma durumu da sona ermektedir. Yapılmak istenen anayasa değişikliğinin bu anlamda, diğer kurucu unsurlar açısından olduğu gibi, Adıgey Cumhuriyetinin ve halkının aleyhine olduğu hususu tartışmasız bir gerçektir.

Aşağıda açıklanacağı üzere dil, her ne kadar temel insan hakları metinleri içinde açıkça yer almasa da bir insan hakları meselesidir. RF’de böyle nitelendirmiş olacak ki, dil üstünlüğü propagandasını anayasal hükümle yasaklamış, tüm halklarına ana dillerini muhafaza etmeleri, öğrenmeleri ve geliştirmeleri için ortamın oluşturulması hakkını güvence altına alacağı teminatını vermiştir.

Bu kapsamda, yapılmak istenen değişikliğin; mevcut anayasanın; 2.maddesi ile yüce bir değer olarak kabul edilip devletin görevinin tanımak, uymak ve korumak olduğunu kabul ettiği, 7.maddesi ile insanın onurlu yaşaması ve özgürce gelişmesi için zorunlu kabul edilen, 17 ve 45.maddelerinde güvence altına aldığı, 55.maddesinde anayasada yer almayan diğer evrensel insan hak ve özgürlüklerinin de önemsendiği belirtilen, herkesin anadilini kullanma hakkının açıkça benimsendiği, insan hak, onur ve özgürlüklerine açıkça aykırılık teşkil ettiği açıktır. RF, yapılmak istenen değişiklikle, tüm bu benimsediği değerleri bir kenara bırakmayı göze almaktadır.

Dil, insanın kendisini ifade etmesinin bir aracı olup eğitimle gelecek kuşaklara aktarılabilmektedir. İnsanın kendisini ifade etmesi ise en geniş şekilde ve özgürce, devletin yetkili organlarında, resmi iş ve işlemlerde yazılı ve sözlü olarak kullanılmakla gerçekleştirilebilir. Federasyonu oluşturan kurucu bir halkın kendi topraklarında kendi anadilini resmi dil ile birlikte eşit bir şekilde devlet erkinde kullanamaması, eğitimde sanki azınlık dili imiş gibi muamele görmesi, bu halkı oluşturan bireyler için ifade ve eğitim özgürlüğünün açık bir ihlalini oluşturacaktır.

Yukarıda ifade ettiğimiz gibi dil, esasen temel insan hakları arasında yer almakla birlikte gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde gerekse Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Sözleşmesinde açıkça yer almış değildir. Bununla birlkte görüşümüze göre,  AİHS’nin 10.maddesinde yer alan ve temel insan hakları arasında bulunan ifade özgürlüğü, kişinin anadilinde kendini devlet organlarında ifade edebilmesini de içeren  bir özgürlük alanıdır.

Anılı sözleşme maddesine göre, “Bu hak kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir alma ve verme özgürlüğünü de içerir.” Maddedeki ifade özgürlüğünün, hem dar anlamda ifade özgürlüğünü hem de haber veya fikir alma ve verme özgürlüğü ile bunun için gerekli teknik olanaklara erişim imkanını da kapsadığı söylenebilir.[6]  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bir kararına göre de, [7]  Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir.  İfade özgürlüğü, demokratik bir toplumun temel dayanaklarından birini teşkil eder. Sözleşme’nin 10. maddesinin 2. fıkrasına konu olan ifade özgürlüğü, sadece olumlu karşılanan veya zararsız ya da ilgilenilmesine gerek olmadığı düşünülen “bilgi” veya “fikirler” için değil, aynı zamanda Devleti veya halkın herhangi bir kesimini rencide edici, sarsıcı veya rahatsız edici “bilgi” veya “fikirler” için de geçerlidir. Bunlar “demokratik bir toplumu” var eden çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirliliğin gerekleridir.

RF’nin mevcut anayasasındaki, Cumhuriyetlerin kendi dillerini, Cumhuriyetlerin devlet hakimiyeti organlarında, yerel yönetim organlarında, devlet kurumlarında eş değişle yönetim erklerinde, RF’nin devlet dili ile bir arada kullanılacağı ve RF’nin, tüm halklarına ana dillerini muhafaza etmeleri, öğrenmeleri ve geliştirmeleri için ortamın oluşturulacağı hükümlerinin anayasadan kaldırılması ve Rusça’nın tek resmi dil ilan edildiği bir durum karşısında, kişilerin AİHS’nde ve  AİHM kararında belirtildiği şekilde bir ifade özgürlüğüne sahip olabileceklerini beklemek bir yana, yönetim ve yargı organlarında günlük iş ve hizmetlerin görülebilmesi bakımından dahi başka bir dilin kullanılabileceğine ihtimal vermek çok fazla iyimser bir düşünce olacaktır.

AİHS’nin 1 No’lu Protokolünün 2.maddesine göre, “Hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz. Devlet, eğitim ve öğretim alanında yükleneceği görevlerin yerine getirilmesinde, ana ve babanın bu eğitim ve öğretimin kendi dini ve felsefi inançlarına göre yapılmasını sağlama haklarına saygı gösterir.” Şu durumda, getirilmek istenen değişiklikle RF’nin devlet dili ile cumhuriyetlerin kendi dillerinin bir  arada kullanılacağı şeklindeki mevcut anayasal durum ortadan kalkacağı için Adıgey’de RF vatandaşlarının devlet eliyle Adigece eğitim alabilmelerinin önü kapanmış olacaktır. Bu durumun ek protokolün 2.maddesinin 1.cümlesindeki hiç kimsenin eğitim hakkından mahrum edilemeyeceği kuralının açık ihlali olacağı ortadadır. Nitekim AİHM vermiş olduğu bir kararda,[8] devletin sadece Felemenkçe konuşulan bir bölgede, eğitimin Fransızca olarak verileceği ilkokul eğitimini oluşturmayı veya desteklemeyi reddetmesinden kaynaklanan davada, bu reddin protokolün 1.cümlesi ile uyumlu olmadığını, mahkemenin 1.cümledeki hükmü, eğitimin belirli bir dilde verildiği okulların kurulması veya desteklenmesini içerecek şekilde yorumlamadığını vurgulamıştır. Dolayısıyla devletin belirli bir dilin konuşulduğu bölgede kişileri başka bir dille eğitim veren okullarda okumak zorunda bırakması bir insan hakkı ihlali olmaktadır. RF’nin Adıgey’de Adigece konuşan insanları Rus dilinde eğitim almaya zorlaması bu emsal karar uyarınca da bir insan hakkı ihlali olacaktır.

Son olarak görüşümüze göre, RF’nin resmi dil olarak sadece Rusçayı öngörmesi ve federasyona bağlı cumhuriyetlerin kendi dillerini devlet erkinde kullanamamaları, zorunlu olarak Rusça konuşan insanlarla Rusça konuşmayan insanlar arasında bir ayrımcılık yapılmasını beraberinde getirecektir. Bu ise AİHS’nin 14.maddesinde açıklanan ayrımcılık yasağına aykırıdır. Sözleşmenin bu maddesine göre, “Bu sözleşmede tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya toplumsal köken, ulusal bir azınlığa aidiyet, servet, doğum başta olmak üzere herhangi başka bir duruma dayalı hiçbir ayrımcılık gözetilmeksizin sağlanmalıdır.” Oysa getirilmek istenen değişiklik ile federe devlet vatandaşları arasında anayasal düzeyde bir ayrımcılık zaten hukuken meşru hale getirilmektedir. Anayasa değişikliğinin uygulamaya girmesiyle, bu ayrımcılığın, çok çeşitli ortamlarda ve uygulamalarla  insan hakları ve özgürlüklerini olumsuz etkileyecek şekilde genişleyeceğini değerlendirmekteyiz.

SONUÇ

Kanaatimizce dil konusu, RF’nin Sovyet dönemindeki siyasal etki alanına dönme ve yeniden küresel bir güç olma yolundaki hedefinin uygulama esaslarından biridir. Bu anayasa değişikliğini, devletin, bu yolda stratejik planları açısından federasyon içinde tek ve tartışmasız hakim güç olma, bu yönde olası olumsuz etkileri şimdiden ve kalıcı olarak ortadan kaldırma çabası kapsamında aldığı tedbir olarak görmek gerekir. Bu çerçevede  Federasyonu oluşturan kurucu halkların kuruculuk vasıfları, dilleri ve dolaylı olarak siyasi, kültürel gelecekleri otokratikleştirilmek istenen rejimle birlikte yok edilmek istenmektedir. Ancak, her halükarda bu planın önüne geçilmesi, Adige dili ve kültürünün muhafazası ve geleceği için şarttır.

———————————–

KISALTMALAR

AİHS   : Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

AİHM : Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi

BM     : Birleşmiş Milletler

E.T     : Erişim Tarihi

RF     : Rusya Federasyonu

KAYNAKÇA : 

– AKBULUT, Olgun; Resmi Dil ve Anayasalarda Düzenlenişi, Ankara Barosu Dergisi, S.2012/3, dergipark.org.tr (E.T.25.03.2020)

– DUTERTRE, Gilles; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarından Örnekler, Avrupa Konseyi Yayınları, Ankara Eylül 2017,

– Rusya Federasyonu Anayasası, Alesker Aleskerli, A.Ü. SBE Kamu Hukuku Anabilim Dalı, http://www.anayasa.gen.tr/rusya.htm (E.T. 25.03.2020)

Günümüzde Avrupa’da bölgesel ve azınlık dilleri, Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi, 28.09.2017, https://rm.coe.int/gunumuzde-avrupa-da-bolgesel-ve-az-nl-k-dilleri-guncel-isler-komisyonu/168075d8b9 (E.T.25.03.2020)

Elektronik Haber Kaynakları:

İntedependent Türkçe, – –https://www.independentturkish.com/node/143626/t%C3%BCrkiyeden-sesler/rusya-neden-yeni-anayasa-haz%C4%B1rl%C4%B1yor; Anadolu Ajansı, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/rusyada-22-nisanda-halk-oylamasi-yapilacak/1769650; Şarku’l Avsat, https://aawsat.com/turkish/home/article/2096396/putinin-yetkilerini-art%C4%B1ran-anayasa-de%C4%9Fi%C5%9Fiklikleri-onayland%C4%B1; Gazetem, https://www.gazetem.ru/rusyada-anayasa-degisikligi-icin-halk-oylamasi-22-nisanda-yapilacak/

——————————————–

HATIRLATMA!

Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

“Rusya Anayasasının 68. Maddesinde Resmi Dil Üzerindeki Değişiklik Çalışmaları Hakkında Düşünceler” başlıklı makalenin tüm hakları yazarı İlhan TEMEL’e aittir ve makale, yazarı tarafından Çerkes Dernekleri Federasyonu Sitesi (http://www. https://www.cerkesfed.org/) sitesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.

REFERANSLAR:

[1] http://www.anayasa.gen.tr/rusya.htm (E.T. 25.03.2020)

[2] İntedependent Türkçe, https://www.independentturkish.com/node/143626/t%C3%BCrkiyeden-sesler/rusya-neden-yeni-anayasa-haz%C4%B1rl%C4%B1yor; Anadolu Ajansı, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/rusyada-22-nisanda-halk-oylamasi-yapilacak/1769650; Şarku’l Avsat, https://aawsat.com/turkish/home/article/2096396/putinin-yetkilerini-art%C4%B1ran-anayasa-de%C4%9Fi%C5%9Fiklikleri-onayland%C4%B1; Gazetem, https://www.gazetem.ru/rusyada-anayasa-degisikligi-icin-halk-oylamasi-22-nisanda-yapilacak/

[3] Olgun AKBULUT, Resmi Dil ve Anayasalarda Düzenlenişi, Ankara Barosu Dergisi, S.2012/3, s.156, dergipark.org.tr (E.T.25.03.2020)

[4] AKBULUT, s.156, dergipark.org.tr (E.T.25.03.2020)

[5] https://rm.coe.int/gunumuzde-avrupa-da-bolgesel-ve-az-nl-k-dilleri-guncel-isler-komisyonu/168075d8b9 (E.T.25.03.2020)

[6] Gilles DUTERTRE, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarından Örnekler, Avrupa Konseyi Yayınları, Ankara Eylül 2017, s.363-365

[7] AİHM, E. 2002/ 29994 K.2017 /   T.07.03.2017, Döner ve Diğerleri – Türkiye Davası, Sinerjimevzuat.com.tr (E.T.25.03.2020)

[8] DUTERTRE, s.460

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu