Federasyondan Haberler

ÇERKES-FED GENEL KURULU-3- / CHP MİLLETVEKİLLERİ TURAN AYDOĞAN ve ABDÜLLATİF ŞENER’in KONUŞMALARI

Çerkes Dernekleri Federasyonu 3. Genel Kuruluna katılan CHP İstanbul milletvekili Turan Aydoğan ve Konya milletvekili Abdullatif Şener debirer konuşma yaptılar. Konuşmaların tam metni şöyle:

 TURAN AYDOĞAN

 İSTANBUL MİLLETVEKİLİ, CHP DİSİPLİN KURULU YÜKSEK İSTİŞARE KURULU ÜYESİ     

Sayın Başbakanım,

Sayın Bakanım,

Sayın Milletvekilim,

Sayın Federasyon Başkanım ve çok kıymetli hazirun; hepinizi hürmetle selamlıyorum.

Gönül isterdi ki acılar üzerine hiç konuşmayalım. Acılarımızı unutturacak kadar güzel, düzenli,  hukuka dayalı, saygıya dayalı bir yaşamınız çoktan tesis edilmiş olsaydı. Ama acıları konuşmak, kuşkusuz o acılardan başka dersler almayı da bize öğretiyor olması lazım. O acılar bir daha yaşanmasın diye mücadele etmek zorundayız. Acıları konuşmak, acılar bir daha yaşanmasın diye mücadelemizin rehberi olur diye düşünüyorum.

19. yüzyılın ortasında yaşananları bütün tarihçiler doğru yönleri ile yazmak zorundadır. Ben siyasetçi ve hukukçuyum; haddimi bilirim. O konu üzerine çok fazla konuşursam hadsizlik yapmış olurum;  ama yürekte kanayan yarayı unutmak da bir şekilde  ruh hadsizliği olur; unutmamak gerekir.

Dikkat ederseniz buraya kadar Çerkes sözcüğünü kullanmadım. Klasik sözlerle size hitap etmedim. Çerkes’di, Laz’dı, Gürcü’ydü vesaire demedim. Çünkü hepimiz insanız. İnsan kıymetlidir.  Hiç kimse devlet eliyle insana zulmedemez. Hiç kimse insanın kimliğine kişiliğine, diline, dinine inancına  insan olmaktan kaynaklı, bir topluluğun üyesi olmaktan kaynaklı hiçbir değerine devlet eliyle saldıramaz. Bu Çerkeslere veya bir başkasına yapılıyor ise demokrasiye inanan, insanca yaşamaya inanan herkes karşı olmak zorundadır. O anlamda Çerkes dostlarımızın da kendi kimlikleri ile ilgili vermiş oldukları, kimliklerini hatıra binaen değil, doğal parçaları olarak yaşama mücadeleleri haklıdır; hukuka dayalıdır ve yanlarında olmayı gerektiren bir mücadeledir.  İnsan olmaktan bahsettim, hepimizin ortak özlemleri var.  Hepimizin ortak özlemi değil mi hukuk adalet? Demokrasiye dayalı devlet hepimizin ortak özlemi değil mi? Hepimizin ortak özlemi değil mi, bu topraklarda üreten, yarışan, mücadelesiyle beraber dünyada tanınan bir devlet yaratmak, hepimizin ortak özlemi değil mi?  Hepimizin ortak özlemi değil mi komşularıyla dayanışan ama devlet olmaktan kaynaklı sosyal devlet anlayışı içerisinde herkesin doğru ve Anayasada tanımlanmış normlara uygun olarak, dünyada kabul edilen normlara uygun olarak bir hayat yaşaması hepimizin  ortak özlemi değil mi? En çok da hepimizin olması gereken ortak özlemi demokrasiye dayalı bir ülkede yaşarken, demokrasinin sürekliliği ile kendini geliştirmesine dayalı olarak hakkın, hukukun, adaletin teminat altına alınması değil mi?

Sevgili dostum, federasyon başkanımızın burada  söylemiş olduğu, üzerinde hassasiyetle durmuş olduğu haklar aslında demokrasiye dayalı, kendisini geliştirebilen, çoğulcu, çoğunlukçu katılımcı bir devlet yönetiminin zaten yapması gereken şeyler. Bunun için varız efendim.

Hepinizi hürmetle, saygıyla selamlıyorum.

Genel Kurulunuz hayırlara vesile olsun.

 

ABDULLATİF ŞENER

CHP KONYA MİLLETVEKİLİ 

Sayın Başbakanım,

Değerli milletvekilleri,  Çerkes Dernekleri Federasyonu’nun değerli genel başkanı,

Değerli üyeler,

Değerli  dernek başkanları,

Değerli dostlar, hepinize sevgiyle, saygıyla selamlıyorum

Her şeyden önce böylesine nezih bir toplantıda sizlerle beraber olmaktan, aranızda bulunmaktan, bu atmosferi paylaşmaktan büyük mutluluk duyduğumu belirtmek istiyorum.

Sayın başkan da ifade ettiler, dünyada en fazla Çerkes nüfusunun olduğu ülke Türkiye’dir. Özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yoğun bir şekilde Osmanlı toprakları Kuzey Kafkasya’dan göç almıştır ve Çerkes topluluğu  bağımsızlığını, özgürlüğünü kendi topraklarında savunduğu gibi Türkiye’ye göç ettikten sonra da Osmanlı Devleti’nin yıkılışına kadar bu toprakları vatan olarak görmüş, kanının son damlasına kadar Osmanlı topraklarını, daha sonra da kurtuluş mücadelesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna vücud vermiş, her cephede  mücadele etmiş ve  fedakarlıklar yapmıştır. Aslında  Kuzey Kafkasya’daki Çerkes direnişi, Kuzey Kafkas Halklarının Çarlık Rusya’sına karşı direnişi tarihinin en onurlu, en sert  ve en destansı direnişlerinden biridir.

Kuzey Kafkas halklarının, genel ifade ile Çerkeslerin bu direnişi, o dönemdeki Rus yazarlarına da ilham kaynağı olmuştur. Puşkin’in, Lermantov’un,  Tolstoy’un  romanları, hikayeleri, şiirleri hep Kafkas halklarının bağımsızlık ve özgürlük uğruna verdikleri mücadeleleri konu almıştır.  Şekspir’in bir sözü var; der ki, ölü halk, hakkında şiir yazılmayan halktır der. Tüm dünya edebiyatına konu olmuş bir halkın mücadelesini 19. yüzyılda izlediğimiz gibi, bugün de aynı şekilde dünyanın dört bir tarafında büyük mücadeleler veren ve   bulundukları topluma katkı sağlamaya çaba harcarken görüyoruz.

Değerli arkadaşlar,

Şunu çok yüreklilikle ifade etmek istiyorum; 30 yıllık bir siyasi geçmişim var. 91 yılından beri parlamentodayım. İlk günlerden itibaren Çerkeslerin sorunlarını her zaman parlamentoda dile getiren  ve sahiplenen bir kardeşinizim. Daha yeni milletvekili olduğum dönemdeydi, Sovyet  Rusya’nın dağılmasıyla birlikte Abhazya olayları gündeme gelmişti. Abhaz sorununu  Meclis’te takip eden,  genel görüşme önergesi veren,  parlamentoda  o önergenin kabulünü sağlayan, buna vücut veren milletvekillerinden biriydim. Daha sonra 94-96 ve daha sonra 98 yılında Çeçenistan olayları ortaya çıktığında da yine aynı şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde iki ayrı araştırma ve görüşme önergesi verilmiştir. 45 dakika gibi uzun konuşma süreleri belirlenmiştir. Bu dönemlerde Mecliste kürsüden konuşan olarak, Kafkas halklarının haklı taleplerini dile getiren bir milletvekili olarak  hep var olmuşumdur. Daha sonraki süreçlerde de  sürekli derneklerin  federasyonların toplantılarında bu nezih ortamı teneffüs etmekten büyük mutluluk duydum.

Şu gerçeği anavatan yakınlığı nedeniyle  ifade ettiğimi düşünmeyin: ama bu çatı altında, ama derneklerin çatısı altına girip çıkarken tanıştığım, dostluk kurduğum,  selamlaştığım ve irtibat içerisinde bulunduğum her insanda ayrı bir asalet tespit ettiğimi belirtmek istiyorum. 30 yıl bu derneklere girip çıkmış, hiç mi çiğ, ham bir insan yok bu toplumda demişimdir. Kendisi yiğit ve onurlu  ama dostlukları da sağlam ve kavi olan insanlarla birlikte olmak her zaman büyük bir güven duygusu içerisinde olmayı sağlamaktadır. Ben de bu duygular içerisinde aranızdayım.  Her ne ki talep ettiğiniz sorunlar varsa, o talepler bizim taleplerimizdir.

Sayın başkanın ifade ettiği konular elbette önemlidir. Her şeyden önce kendilerine teşekkür ediyorum. Örgütlenmesini bilen, dernekler federasyonlar şeklinde örgütlenmek suretiyle Çerkeslerin  kültür, siyaset, dil sorunlarını takip eden, bu sorunların çözülmesi için Kafkas kültürünün, Çerkes kültürünün korunması için mücadele etmeleri nedeniyle derneklerimize federasyonlarımıza ve başta Çerkes Dernekleri Federasyonumuza teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Biz de siyasetçiler olarak her zaman sizlerle birlikteyiz, beraberiz.

Bu duygular içerisinde hepinize sevgilerimi, saygılarımı ifade ediyorum.

Daha güzel, daha coşkulu günlerde bir arada olmayı diliyor, saygılarımı sunuyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu