Yılmaz Dönmez

Asırlar Sonra Lübnan-Türkiye Çerkesleri Arasında Köprü Kuruldu

    TSEY YILMAZ DÖNMEZ

2017 yılının Temmuz ayında bir arkadaşımızın aracılığı ile Lübnanlı bir genç hanım federasyonumuza ilk ziyareti gerçekleştirmişti.  İsmi Sariah Abdel Razzak’tı. O ziyaretten hatırladıklarım, misafirimizin bir Ortadoğu ülkesinden gelmesine rağmen modern giyimli, oldukça bakımlı ve kendinden emin duruşu idi. Hal, hareket ve duruşundan eğitimli, asil bir Çerkes kızı olduğunu anlamıştım. Türkçe ve Çerkesçe bilmiyordu. Doğal olarak bildiği Arapçaya ilave olarak İngilizceyi de mükemmel bir şekilde konuşuyordu. İkimiz de Çerkes olmamıza rağmen tercüman vasıtası ile anlaşıyorduk. Lübnan Uluslararası Devlet Üniversitesinde Öğretim Görevlisi olarak çalışıyordu. Şhapsığ, Mirzabek sülalesindendi.

Konya ilimizin toprak büyüklüğünün 4’te biri büyüklüğünde bir ülkeden gelen Sariah’ın, bir zamanlar Kuzey Kafkasya’nın Karadeniz eteklerinde yaşayan ataları, ne zaman kadim dağlarımızın koyaklarından çıkıp Ortadoğu çöllerine uçup gittiler net olarak bilinmez. Belki 800 yıl, belki de 1000 yıl önceydi. Bu gidişin tarihin hangi zamanında olduğu, sonucu değiştirmiyordu.  Kesin olan bir şey vardı. O da tanrının kendisine cennet diye ayırdığı rivayet edilen masallar diyarı efsunlu Kafkasya’dan, Orta Doğu’nun kızgın çöllerine gelmişti ataları. Onları buna ne zorlamıştı, neden gitmişlerdi, ne umuyorlardı, ne buldular onu da tam olarak bilmiyoruz. Bilen de yok.  İşte Sariah bütün bu soruların cevabını bulmak, köklerini aramak ve özüne dönmek için gelmişti bir Temmuz ayının sıcak gününde Federasyonumuza. Açıkçası bizim de Lübnan Çerkesleri hakkında çok bilgimiz yoktu. Bizden medet umarak gelen kardeşimize karşı mahcup olmamak için hemen hızlıca karıştırdık tarih kitaplarını, internete sarıldık ama yine de onu tatmin edecek verilere ulaşamadık. Biz de kurnazlık yaparak onu konuşturmayı tercih ettik. 4.300.000 nüfuslu bu küçük ülkede 100.000 civarında Çerkes olduğunu, anadilini bilen kimsenin kalmadığını, bir dernek kurma çabasında olduklarını, asimilasyon canavarının pençesinde kıvrandıklarını ama her şeye rağmen Çerkes olduklarını unutmadıklarını anlattı. O anlattı, biz içimiz acıyarak dinledik. Elimizden gelen her konuda kendilerine yardımcı olmaya hazır olduğumuzu söyledik. Yapılabilecek birçok çalışmadan bahsettik. Notlarını aldı, birbirimize iletişim bilgilerimizi verdik ve gitti. Sariah gittikten sonra birkaç kez mailleştik. Dernek kurma işini hızlandırdıklarını ve derneği kurduktan sonra Türkiye’ye ziyaretimize geleceklerini yazıyordu.

Sariah bizlere söylediği projelerin hepsini büyük bir özveri ile gerçekleştirdi. Lübnan Adige Xase’nin (Lebanese Circassian Consortium) kuruluşunda büyük gayretler sarf etti ve Xase Başkanları dâhil olmak üzere 13 kişilik iş adamları ağırlıklı bir heyetle 02-03 Eylül 2018 tarihlerinde İstanbul’da ziyaretimize geldiler.

İlk toplantımız 02 Eylül 2019 Pazar Günü Avcılar Hilton Otel Salonunda gerçekleşti. Bu ilk toplantının amacı karşılıklı tanışmak, geliştirilebilecek ticari ve kültürel işbirliği imkanlarının detaylarını konuşmaktı. Toplantıya 13 kişiden oluşan Lübnan Çerkes heyeti ve Federasyon Yönetim Kurulumuz ve Federasyonumuz tarafından davet edilen 11 Çerkes iş adamı katıldı. Toplantıda ağırlıklı olarak karşılıklı geliştirilecek ticari faaliyetler görüşüldü. Bu toplantıdaki detaylar ayrı bir şekilde Federasyon web sayfamızda (www.cerkesfed.org) yayınlandığı için fazla değinmeyeceğim. Ancak Lübnan çöllerinde yeşermeye çalışan, anavatanlarından uzakta hayata tutunmaya çalışan, kimliklerinin, kültürlerinin, ana dillerinin kısacası halkının geleceği için taşın altına elini, yüreğini koyan, aynı ağacın kökünden beslenen insanların tanışma anından bahsetmeden geçemeyeceğim.

İlk bakış, ilk temas her şeyi tarif ediyordu aslında. Kelimeler boğazda düğümlü, gözlerde buğulu bir perde ve kucaklaşmak yaban bir yerde, nasıl tarif edilir bilmiyorum. Yıllardır aynı ocağın başında yemek yemişiz, beraber katılmışız hayatın mayasına gibi samimi, içten ve özlem dolu bir buluşma. Bir insanın ilk defa gördüğü insanlara anne, baba, kardeş, bacı gibi sarılması ne garip bir duygu. Hangi halkın geninde böyle bir şey var bilmiyorum. Bildiğim ve şükrettiğim tek şey Çerkestim, onlar da benim kanımdan, canımdan bir parçaydılar ve Çerkestiler. Bunun dışındaki her şey artık üzerinde durulmayacak teferruattan ibaret. Misafir kardeşlerimizin samimiyetini sadece o an yaşadığım bir anı ile tarif edebilirim. Adige Xase Başkanı Raid Abdel Razzak, elimde tuttuğum araba anahtarlığımdaki Adige Bayrağını görünce, bana doğru uzandı. Ben tekrar tokalaşmak istediğini düşündüm ama öyle olmadı. O kolumu başına doğru kaldırdı ve anahtarlığımdaki Adige bayrağını öptü.

Bir sonraki gün yine misafirlerimizle Mecidiyeköy’deki Federasyon genel Merkezimizde akşam saat 20.00’da bir araya geldik. Toplantı öncesi Lübnan Adige Xase Başkanı Raid Abdel Razzak ile kısa bir sohbet ettik. Lübnan Çerkeslerini sordum, o da anlattı.

“Lübnan’ın muhtelif bölgelerinde 100.000 civarında Çerkes yaşıyor. Lübnan tarihte çok büyük badireler atlatmış, köklü bir kültürü olan, karışık etnik yapıya sahip bir ülke. Lübnan’ın her köşesinde Çerkes mezarlıklarına, camilerine, çeşmelerine, yapıtlarına rastlamanız mümkün. Ama bu yapıtların bulunduğu yerlerde bugün Çerkesler yaşamıyor. Bizler ilk önceleri dağlarda yaşıyorduk. Hastalık, kıtlık, savaş gibi değişik sebeplerden binlerce insanımızı kızgın çöle gömdük. Büyük bir kısmı Golan’a taşındı. Çok büyük zorluklar çektik. Lübnan’ın her köşesine dağıtıldık. Ama kader bizlere neyi reva gördüyse de sabrettik, umudumuzu yitirmedik ve bugünlere geldik. Çerkes olduğumuzu hiçbir zaman unutmadık. Kimliğimizi ve kültürümüzü yaşatmak, özümüze dönmek, Çerkes kimlik bilinci taşıyan nesiller yetiştirmek için Adige Xase’yi kurduk. Derneğimizi kurma aşamasında yine büyük olumsuzluklarla, engellerle karşılaştık. Bize, “Siz de Ermeniler gibi hak arayışına girerek başımızı ağrıtacaksınız” dediler. Devletten zor izin aldık. Ama sonuçta Allah nasip etti derneğimizi kurduk. Derneği yasal olarak kurduktan sonra Lübnan’da herhangi bir siyasi baskı ile karşılaşmamız mümkün değil. Lübnan’da STK’lar için pozitif anlamda birçok özgürlükler ve kolaylıklar var. Şimdi küllerimizden doğma zamanı olarak düşünüyoruz. Biz kızgın çölde yeşermeye çalışan nartların hayat ağacı gibiyiz. Türkiye Çerkeslerini izliyoruz, sizlerin yardım ve katkılarına ihtiyacımız var. İnşaallah aramızdaki köprüyü de bu vesile ile kurmuş olduk. Bu gün tanıştık, kaynaştık, gözyaşlarımız bir oldu. Geleceğe ümitle bakıyoruz. Birlikte çok şeyler yapabileceğimize inanıyoruz ve sizlere güveniyoruz. Allah tanışıp kaynaşsınlar diye insanları kabile kabile yarattı. Birlikte yaşadığımız halklar ile kardeşçe yaşamaya devam edeceğiz. Ancak kendi tarihimizi, kimliğimiz de yaşatacağız. Anavatanımızı ihmal etmeyeceğiz. Bizi dünyada tanıyan çok az halk var. Kendimizi dünya anlatmamız ve tanıtmamız gerek. Bizim çok derin bir tarihimiz, kültürümüz, dilimiz var. Bunu biz biliyoruz ama maalesef dünya insanları bilmiyor. Kültürel faaliyetlerimizin yanı sıra para kazanmamız da gerekiyor. Onun için bir yandan kültür faaliyetlerine, bir taraftan da ticari faaliyetlere önem vermemiz gerekiyor. Biz bütün bunların üstesinden gelecek azim ve kararlılığa sahip insanlarız. Allah yolumuzu da bahtımızı da açık etsin.”

Adige Xase Başkanı Raid Abdel Razzak’ın bu sözlerinden sonra toplantımıza geçtik. Federasyon Başkanımız Sayın Nusret Baş misafirlerimize kısa bir şü’ıfes (hoş geldiniz, iyi dilek ve temenni) konuşması yaptı.

“Binlerce kilometre uzak bir ülkeden gelip köklerini arayan kardeşlerimiz bu akşam sizleri Federasyonumuzda misafir etmekten büyük bir onur duyuyoruz. Hoş geldiniz sefa geldiniz. Dünyanın neresinde olursak olalım, hangi coğrafyada, hangi halklarla bir arada yaşıyor olursak olalım bizler Çerkesiz ve Çerkes kalmak istiyoruz. Tarihi anavatanımız Kuzey Kafkasya bizim kızıl elmamızdır. Gözümüz, gönlümüz, yüzümüz ve yüreğimiz hep anavatanımıza dönük olmak zorunda. Kimliğimizi, kültürümüzü, anadilimizi yaşatmak ve atalarımızdan miras bu emanetleri eksiksiz, hatta çoğaltarak gelecek nesillerimize aktarmak boynumuzun borcudur. Bu uğurda çabalayan herkesle, her zaman işbirliğine hazırız. Bu akşam burada Lübnan ve Türkiye Çerkesleri arasında siyasi, ekonomik ve kültürel bir köprü kuracağımıza ve bu köprüyü zamanla aşındıracağımıza yürekten inanıyorum. Doğru zamanda, doğru işler yapmak zorundayız. Menzilimize ulaşmak istiyorsak tüm gücümüzü ve enerjimizi birleştirmemiz gerekiyor. Bizim kapımız tüm kurumlara açık. Birlikte çalışmayı ve üretmeyi son derece önemsiyoruz. İnşallah bu akşamki toplantı vesilesi ile birbirimizin eksiklerini tamamlayarak, birbirimizin yolunu açarak omuz omuza çalışacağız. Bizler, sizlere her konuda yardıma hazırız. Şahsınızda tüm Lübnan’da yaşayan kardeşlerimizi sevgiyle, saygıyla selamlıyor buluşmamızın halkımız ve insanlık adına hayırlara vesile olmasını diliyorum.”

Gece yarısına kadar devam eden karşılıklı konuşmalar sonrasında çok önemli kararlar alındı ve bir kısmı anında hayata geçirildi.

  • Lübnan Adige Xase’nin (Lebanese Circassian Consortium) Çerkes Dernekleri Federasyonuna Türkiye’deki konuşlu diğer bağlı derneklerine benzer bir şekilde bağlılık protokolü imzalandı.
  • Lübnan Çerkes İş Adamları ile Türkiye İş Adamları Platformu ön protokolü hazırlanarak imza altına alındı. Ön protokolde 5 kişilik bir heyetin görev almasına (1 Başkan, Çerkes-Fed 2, Lübnan Adige Xase 2 üye) karar verildi ve görevlendirilen heyetin derhal yasal ve hukuki hazırlıklara başlaması talimatı verildi.
  • Kültürel çalışmaların ve bağların geliştirilmesi için detaylar görüşülerek yol haritası belirlendi.

Önemli ayrıtılar bunlardı ama buraya yazmadığım birçok konu da görüşüldü. Özetlemek gerekirse Çerkes Dernekleri Federasyonunun yurtdışı açılım ve çalışmaları Ürdün, İsrail ve Anavatandan sonra Lübnan Çerkesleri ile hız kazandı. Önümüzdeki dönemde Avrupa Çerkesleri ile gerçekleştireceğimiz buluşmanın ön çalışmalarına ise başladık bile.

Yılmaz DÖNMEZ

 

2 Yorum

  1. Adige toplumu adına ümit ve onur verici durum. Umarım iki tarafta birbirlerinin eksiklerini gidermeye azami çaba sarf eder. Ve kaynaşma çabuk oluşur. Hayırlı olsun, vesile olanlara saygılar sunarım.

  2. Yokoluşa direnme şevkimize katkısı tartışılmaz bir gelişmedir bu ve benzeri gelişmeler. Emeği geçenlere teşekkürler. Çerkesler olarak, yokoluş hızımızı yavaşlatıp durduracak olan, çağın verdiği iletişim olanaklarını ve toplum olarak ulaştığïmız maddi imkânları iyi kullanarak hareket alanımızı genişletip, Dünyanın her yerindeki soydaşkarımızla elele vererek çalışmaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu