Mitoloji

Tharıkof Ane

ZELİN ARTUĞ

Fotoğrafta görünenler, suda yüzen tepsiler değil. Singapur’daki bir botanik bahçesinde bulunan yapraklar. Bunların üzerinde beş yaşındaki bir çocuk batmadan durabilirmiş. Şimdi çocuk olmak vardı. Bu yapraklara binip Alice’in harikalar ülkesine doğru yola çıkmak… Bu fotoğrafı bir başka dev yapraklı bitkiyi ararken buldum. Tharıkof adında bir bitkiyi arıyordum nette, bu tepsi görünümlü yapraklar çıktı karşıma. Muzaffer arkadaşımdan duydum o bitkinin adını. “Çerkes söylencelerinde Tharıkof Ane diye bir deyim geçer, ne olduğunu bilmez, merak ederdim…” diye anlattı.

Tharıkof‘un bir bitki adı olduğunu söylüyor. Bilimsel adını da bilmiyor, Türkçe’deki karşılığını da… “Ane” ise “sofra” demekmiş Çerkesçe’de. Kafkasya’da görmüş bu bitkiyi. Büyük bir sini kadarmış yaprakları. Geçmişte, atlılar uzun yolculuklarında dinlenirken bu yaprakları sofra olarak kullanmışlar; yemeklerini bu yaprakların üzerinde yemişler. Tharıkof Ane deyimi işte buradan geliyormuş. Yaprak sofra. Taş sofralar…yaprak sofralar… tahta sofralar… Ne kadar da doğayla özdeş yaşamış eski insanlar.  Hiçbir zaman şimdi olduğu gibi katletmemişler doğayı. Gözlerini hiç şimdiki kadar para hırsı bürümemiş anlaşılan. Demek Kafkasya’da da böyle sini gibi yaprakları olan bitkiler var. Singapur halkının doğaya, hayvanlara ve bitkilere çok düşkün olduklarını okumuştum. Demek ki Singapurlular akıllı insanlar. İnsanların bitkiler ve hayvanlar olmadan varlıklarını sürdüremeyeceğini, bitkiler ve hayvanlar olmadan bütün doğal dengelerin alt üst olacağını biliyorlar.

Yapraktan bir tepsiye binip, düşler ülkesine, Alice’in ülkesine doğru gitmek istiyorum. Ayaklarımı suya daldırmak, bir ıslık tutturmak istiyorum yol boyu. Belki ırmak  Kafkasya’ya kadar uzanıyordur.  Orada, atlılar olmalı. Atlarını ağaca bağlamışlar, yaprak sofranın çevresine oturmuşlar, yaprak sofrada hem azıklarını yiyor, hem de soluklanıyorlar. Bu insanların yüzleri tanıdık geliyor. Tanıdığım birilerinin ataları olmalı bunlar. Ekmeği bölen nasırlı ellerinden öpüyorum.  Bakalım bu tharıkof  sofrasında neler var ? Haluğ ekmek, haluj, mejag, gumilej… Sonuncusunu Çerkesler savaşlarda yerlermiş. Darı unu, bal ve bazı bitkilerin karışımından yapılan bir ekmekmiş. Yolum uzun. Bir parça gumilej ikram ediyorlar, teşekkür edip alıyorum. Yeniden yola koyuluyorum.

_________________

http://www.kucukisler.com/2008/07/01/tharikof-ane/

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu