Mustafa Saadet

Uzlaşma Kültürümüz Yok

YEŞGAR MUSTAFA SAADET

Her insanın farklı düşüncesi ve anlayışı vardır. Uzlaşmanın temelinde; bilgi, erdem, sevgi,  insanlık adına fayda olmalı.

Uzlaşma, aklı kullanmanın ve başkalarının da aklından istifade etmenin yollarından biridir.

Uzlaşmayı karşılıklı konuşma ve dinlemeyi bilenler başarabilir. Napolyon, filozofca, “Her şeyi konuşabilen insanlar, her şeyin üstesinden gelebilirler.” der.

Bilgili olmanın arka planında erdem ve hoş görü de bulunmalıdır. Aksi takdirde bilgi bir üstünlük kurma, ezme ve sömürme anlayışıyla uzlaşmanın değil kavganın aracı haline gelebilir.

Kişi “Ben bilirim, ben yanılmam, ben geri adım atmam,  ben güçlüyüm, ben önemliyim” diyerek uzlaşma anlayışından uzaklaşır. Uzlaşma kültürünü besleyen temel ise toplumsal boyut ve gerçeklerdir. Toplumu toplum yapan ve ona özünü veren, dolayısıyla da geçmişten bugüne taşınan örf ve adetler, gelenek ve göreneklerdir. Kısaca kültürel seviyedir. Uzlaşma olursa dayanışma ve güç birliği sağlanır.

Uzlaşma, çoğu durumda zor ama gerçekleştirilmesi arzu edilen bir durum olarak gösterilir. Kendi isteklerini dayatanlara, uzlaşmanın yararlı olacağı tavsiye edilir. Tarafların bazı haklarından, bazı ayrıcalıklarından feragat etmeleri halinde, herkesin daha kazançlı olacağı söylenir.

Uzlaşmadan bahsedildiğinde, çoğu zaman ortak aklın üstünlüğü ön plana çıkarılır.

Uzlaşma ile ilgili bu görüşleri yazmamın sebebi yaşanan bir olaydır.

14 Mart Adığe günü kutlamaları İstanbul’da kalabalık bir katılım ile yapılmıştır. Adı üstünde, kutlama olunca, folklor ve konuşma ağırlıklı olarak geçti. Katılımcılar arasında Düzce Üniversitesi Çerkes Dili öğreticilerinden Prof. Dr. Mira Khachemizova da vardı. Adığe Bze Xasa (ABX) başkanı Ali İhsan Tarı da Konya’dan gelerek katılmıştı. Sayın Tarı, dil ile ilgilenenlerle, Çerkes dilinin sorunlarını çözmek için röportajlar yapmak istiyordu. Bu meyanda Prof. Mira ile de röportaj yapmıştır. Video kayıtlarından anlaşıldığı üzere, Sayın Mira “ ….ABX ile çalışmanın yararlı olacağını, Ali İhsan Tarı’yı üniversiteye davet edeceklerini ve kendisinin de Konya’ya giderek çalışmalara katılacağını…” söylemiştir.

Ancak, birkaç gün sonra Sayın Mira, Ali İhsan Tarı’yı telefonla arayarak, “…..Latin esaslı ABX Alfabesini incelediğini ve uygulanabilir olmadığını, harflerin altına üstüne işaret koyarak alfabe oluşturmanın mümkün olmadığını, dolayısıyla birlikte çalışamayacaklarını…” bildirmiştir.

Prof. Mira’nın bu çark edişi kendiliğinden oluşan bir iş değildir. Tek ses, tek harf sisteminin artık bütün dünyaca kabul edildiğini gayet iyi bilmektedir. Yaşadığı RF’nin yoldaş ülkelerinin yollarını ayırarak Latin esaslı alfabeyi kabul ettikleri ve diyakritik harfleri kullandıklarını gayet iyi bilmektedir. (Adığe alfabesinde 10, Livonya alfabesinde 18, Slovak alfabesinde 17, Çek alfabesinde 15, Letonya alfabesinde 12, Litvanya alfabesinde 10, Macar alfabesinde 9 diyakritik harf vardır.) Fakat, arkasındaki güçlerin zorlaması ile birlikte çalışarak Çerkes dilini ileri taşıma yerine bazı odakların uzlaşmaz tutumuna katılmıştır.

KAFFED üyesi bir dernek başkanına da birlikte çalışma teklifi yapılmış, başkan işi yokuşa sürmek için, ABX‘in www.danef.com sitesindeki yayınlarını bilmiyorcasına, “kapsamlı rapor sunulması halinde incelenerek karar verileceğini“ beyan etmiştir.

Uzlaşmzalık, sadece kişiler arasında değil, kurumlar arasında da yaşanan bir olgudur. Ancak kurumlar arasındaki uzlaşmazlıkların temelinde kurumların yöneticilerinin görüşleri yer almaktadır.

Günümüzde uzlaşma kültürü bütün dünyada revaç gören bir uygulama halini almıştır. Kanlı-bıçaklı devletler anlaşma, uzlaşmayı tercih etmektedirler. Uzlaşma sağlanması için Birleşmiş Milletler gibi çok önemli bir kuruluş görevlendirilmiştir. Bölgesel anlaşmazlık ve çatışmalar uzun süre devam etse de sonunda uzlaşma sağlanmaktadır.

Bizimde bu uzlaşma kültürünü benimsememizin zamanı gelmiştir. Bu konuda çok değerli hemşerilerimizin uzlaşma sağlanarak Federesyonlarımızın bir Konfederasyon çatısı altında toplanmasının gerektiği tavsiye edilmekte ise de, uzlaşma kültürünün oluşmaması ve inatçılık nedeniyle birleşme bugüne kadar sağlanamamıştır.

Herkes kendi yoluna gittiği sürece ayrışma çoğalacak ve kılcal yollarda yolumuzu şaşırıp parçalanıp yok olacağız .

Bir Yorum

  1. Yeşgar Mustafa Saadet,Çerkes toplumunun en önemli soronu na değinmiştir.Ben de bir süre evvel aynı sorunu farklı platformlarda yazmıştım. bu büyük sorunu teğet geçen, kurum başkan ve yöneticileri, thamateler ve bilim insanlarımız, sorunu gelecek kuşaklara ertelemekle, büyük yanlış yapıyorlar. Uzlaşmayı, uzlaşma kültürünü en fazla istemesi ve geliştirmesi gereken bu zevat, toplumuna iyilik yapmak istiyorsa, bu konuya, bu soruna yoğunlaşmalıdırlar. Artık Dünya çok hızlı dönüyor ve geçen her gün her saat aleyhimize çalışıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu