KültürMitoloji

TIJINIPS (GÜMÜŞ SUYU)

HATUKO ŞEVKİ

Gümüş!…
Adiǵelerin vazgeçilmezi…
Gümüş, Adiǵelerin Olmazsa olmazı. Adiǵe’ler bütün elbiselerini en ince ayrıntısına kadar gümüşle süslerdi. Sadece elbiselerinimi? En güzel takılarını, kama-kılıç gibi silahlarını, en güzel süs eşyalarını tas, tabak, kaşık, hatta atlarının aksesuarlarını dahi gümüşle süslerlerdi. Adiǵe (Şıwıliye) bir süvarinin, atının aksesuarları dahil tepeden tırnağa göz kamaştırıcı bir şekilde gümüşle süslendiğini bütün Dünya alem bilmektedir.

Çok değil 1864 sürgün ve soykırımına kadar bu hep böyle devam ede gelmiştir. Maykop kazılarındaki buluntular bunu teyid etmektedir. Ayrıca arkeolojik kazılara dayanarak elde edilen bilgi ve bulgular, gümüş işçiliğinin binlerce yıl geçmişe dayandığı sabittir.

Edindiğim bilgilere göre, Bolşeviklerin istilasına kadar da Maykop yakınlarındaki gümüş madeni çalışır durumdaydı. Kim bilir Nart efsanelerini süsleyen o görkemli yaşamı yücelten bu gümüş madeniydi.

Adiǵeler gümüş’e ve gümüş işçiliğine neden bu kadar önem verirdi?
Adiǵe’lerde gümüşün vazgeçilmezliği sadece süsten ibaret, gösterişe önem verdiklerindenmiydi?
Yoksa gümüşün bizim bilmediğimiz bir başka özelliğimi vardı? Zira varlıklı varlıksız, hemen hemen herkesin yanında yöresinde, evinde mutfağında, bir parçada olsa gümüş bir nesneye rastlamamak neredeyse imkansızdı.
2014 yılı yaz aylarında Maykop’taydım. İçki içmem, kola yıda sevmem. Marketten su aldım.
Uzun yılladır Maykop’ta yaşayan bir arkadaşım;
‘’Maykop’a gelipte şişe suyu içilirmi, bizim çeşmelerden akan sular çok temiz ve lezizdir. Biz ona TIJINIPS diyoruz’’ dedi.
Hem biraz utandım hemde ismide hoş neden olmasın içeriz tabiiki…
Aynen söylediği gibi çok hoşuma gitti, tadıda güzel. O gün den sonra TIJINIPS’tan başka su içmedim. Tadı hala damağımda desem yeri var. Bu su ismiyle birlikte bende bir sempati oluşturdu.
Eğer bir gün Maykop’a giderseniz bu sudan içmeden dönmeyin.
TIJINIPS!…
Adiǵelerin zemzemi…
Belki abartıyorum ama bence çok değerli. Bunu bana söyleten özellik ise çok şaşırtıcı!…

14.yy. da Avrupada baş gösteren kolera salgınında halkın % 25’i koleradan öldü. Çingenelerin bu salgını kayıpsız yada yok denilecek kadar hasarsız atlatması üzerine yapılan araştırmada çingenelerin yüzyıllardır gümüşün sırrını bilmelerinden kaynaklandığını gördüler. Zira çingenelerin çocuk yaşta gümüş suyu enjekte ettiklerini tespit ettiler. O zamanki teknolojik şartlara göre dozajını tam ayarlayamadıklarından çingenelerin çoğunluğunun kollarında morluklar olduğunu da fark ettiler.
Yapılan araştırmalar yy.larca kesintisiz devam etti.

Gümüş, binlerce yıldır antibiyotik olarak kullanılmaktadır. Antik kültürler, suyu depolamak için gümüş kaplar kullandı. Onları hastalıklara karşı koruyacağına dair bilgi verdi. Gümüş sargılar ve ürünler şu anda uzman hastanelerde yaralarının iyileşmesini hızlandırmak için kullanılmaktadır. Uluslararası uzay istasyonu ve Rus uzay istasyonu, suyun arıtılması için kolloidal gümüş kullanıyor. Son zamanlarda gümüş MRSA enfeksiyonlarını önlemek için cerrahi aletler ve gümüş kaplı kateterlerde kullanım için önerilmiştir.
Koloidal gümüş ilk kez 1906’da Dr Silver tarafından keşfedildiğinde güçlü bir antibiyotik olarak kabul edildi, ancak ilaç kartellerinin yoğun baskısı ile rafa kaldıttırıldı.
Günümüzde, antibiyotiğe dirençli mikropların artması nedeniyle, kolloidal gümüş şimdi birçok bulaşıcı hastalık için tercih edilen antibiyotiktir.
1980’lerde Syracus Üniversitesi ve UCLA tıp fakültesinde yapılan çalışmalar, kolloidal gümüşün antibiyotiklere dirençli hale gelen mikroplar da dahil bakteri, virüs ve fungal mikroplara karşı oldukça etkili olduğunu gösterdi. Son zamanlarda, Texas Üniversitesi’ndeki çalışmalar kolloidal Gümüşün HIV-1 virüsüne karşı etkili olabileceğini önermişti.
Kolloidal Gümüşün yan etkisi yoktur. Kolloidal gümüşün içindeki gümüş parçacıkları son derece ufaktır ve herhangi bir toksisite oluşmasını imkansız kılar.
Yaptığım araştırmalar sonucu beni tekrar Maykop’ta içtiğim ‘’TIJINIPS’’ üzerine yoğunlaşmama neden oldu.
Bu gelişmelerden sonra hemen değerli dostum ALEXANRE OKTOV’u aradım. Maykopta içtiğim ‘’TIJINIPS’’ hakkında araştırma yaptığımı ve bu suya neden ‘’TIJINIPS’’ denildiğini merak ettiğimi sordum.
-Detaylı bilgilerle bana döneceğini söyleyerek telefonu kapattık. Kısa bir zaman içinde bana dönerek söyledikleri, şaşkınlığımın artmasına neden oldu…
-Buna ‘’TIJINIPS’’ denilmesinin nedeni;
– Antik çağlardan beri, hatta NART efsanelerini süsleyen ‘’TIJINIPS’’ günümüzde maykop çeşmelerinden akan sudur. Geçmişi Nart’lar eski bir gümüş madenimiz vardı. Suyun çıkış kaynağı da tam da orasıdır. Ne yazıkki 1917 bolşevik devriminden sonra atıl durumdaki bu gümüş madeni hala kapalı durumdadır. Adı geçen ‘’TIJINIPS’’ o maden den çıkmakta olup, yer altına döşenen su boruları ile (yaklaşık 80 km.) maykop’a getirilerek ev ev dağıtılmıştır. Bu gün Maykop’ta içilen su bu gümüş madeninden doğan ‘’TIJINIPS’’ın ta kendisidir.
Peki şimdi nine ve dedelerimizin anlattıklarına yada Kaf dağı efsanelerinde bahsi geçen uzun yaşamın sırlarına bakacak olursak, 120-150 yaşına kadar uzun yaşayan insanların diyarı kafkasların sırrı nedir?
Kimi söylem ve yazılarda,
-Kafkas insanı bol bol yoğurt yerdi, temiz dağ havası onları dinç ve zinde kılar böylece hastalanmadan uzun yaşardı!…
Tamam eyvallah. Yahu bizim de Türkiye’deki köylerimiz, Karadeniz bölgesinde, Düzce, Maraş, Sivas, bingöl v.s. gibi yerleşkeler de hep dağlık ormanlık yüksek konumlarda değilmi? Biz de temiz hava ve bol bol yoğurt yemedikmi?
DEMEKKİ BİR EKSİKLİK VARDI!…TIJINIPS
Bu konu ile ilgili şaşırtıcı bir kaç bilgiyi sizinle paylaşmak isterim.
Buz dolabı icat olmadan önce, Fransızlar süt saklama yöntemide şaşırtıcı. Fransızlar eskiden Sütün içine gümüş para koyarlardı. Bu şekilde sütün hemen bozulmadığını biliyorlardı.
Romalılar zamanında bulaşıcı hastalıklardan, mikroplardan korunmak için, Romalı askerlerin gümüş bardak taşımaları zorunluydu.
Yine iki ilginç olayı söylemeden geçemiyeceğim. Tuğ Faik ve Hatukay Mustafa saadet ile bu konuyu paylaştığımda söyledikleri şaşırtıcı idi.
Tuğ Faik;
‘’Çocukluğum Bingöle bağlı Abzakh köyünde geçti. Her sene yaz aylarında, büyük küplerde turşu yapar kışın tüketirdik. Tükenmeye başlayan küpün dibine indiğimiz zaman, hiç unutmam dibinde bir gümüş mecidiye görürdüm. O zamanki çocukluk aklımla galiba birisi cebinden düşürdü diye düşünürdüm.’’
Hatukay Mustafa Saadet;
‘’Ninemin gümüş bir kemeri ve gümüş bir su tası vardı. Onlara gözü gibi bakar, hatta sandıkta saklardı. Israrla gümüş tas ile su içmeyi severdi. Bizde kendisi ile dalga geçerek, yaşlandı ama asaletini ve çerkes adet ve geleneklerini unutamıyor derdik. O hiç hastane ve doktor yüzü görmeden 90 yaşında göçüp gitti.’’
Bu arada bu konuyu paylaştığım bazı öğrencilerimin özellikle, parmaklarında gümüş yüzükler takılı olduğunu, göstere göstere,
-bak artık gümüş yüzük takıyoruz dediklerini duyuyorum…Sanırım bu bilgi ve gelişmelerden sonra gümüş takılar ve aksesuarlar tekrar moda olacak gibi…
Kimbilir!.. Sağlıcakla kalınız, Gelecek yazım ‘’RA’’ olacak sadece RA.. Bu da çok enteresan…

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu