Araştırma/AnalizYılmaz Dönmez

Çerkes Xabzesinin Sessiz Dili.

Adigelerin zaman zaman durum ve şartlara bağlı olarak yaşam şartlarında, dünya görüşlerinde ve çalışma şekillerinde ufak değişiklikler olmuşsa da Adige geleneksel yaşamının temelini oluşturan ve Adigeliğin köklerini sağlamlaştıran Xabze yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen tarihi yolculuğunu devam ettirerek günümüze kadar ulaşmıştır.

Geçmişte Adigeler tarafından Xabze tüm Adige Kabilelerinin iştirak ettiği Xase (Meclis) geleneği ile zaman günün şartlarına ve değişen durumlara göre yeniden düzenlenerek güncellenmiştir. Xabze yüzyılları ardında bırakarak meşakkatli bir yol kat ederek bugünlere ulaşmıştır. Ulus olarak bu konudaki sorumluluğumuz, atalarımızdan devir aldığımız xabzeyi yaşam felsefesi olarak benimsemek ve gelecek nesillerimize taşımaktır.

“XASEM YİORER XABZE, ZABZEM YİORER BIZPX”

“Meclisin dediği xabze, xabzenin dediği en uygun kuraldır.(Modeldir)”

Her ortam ve şartta bir Adigenin xabzeye göre davranması gerekir. Xabze tüm ulusun uygun ve doğru olarak kabul edip uyguladığı hareket tarzıdır. Xabze gerek kişisel ve gerekse toplumsal yaşamı hiçbir boşluk bırakmadan kolay ve anlaşılır bir şekilde ve mutlaka geçerli bir sebebe dayandırarak dizayn etmiştir. Xabzenin tüm toplumun bireylerine aidiyet kazandırma, toplumu bir arada tutma gibi bir misyonu da vardır. Aynı zamanda Adige xabzesi, Adigeleri diğer uluslardan farklı kılan en önemli özelliklerden birisidir. Başka bir ulustan herhangi birisi Adige toplumu içersine girdiğinde o kişinin Adige toplumuna uyum sağlamasını da sağlıyor.

İnsan ilişkilerinde xabze yol göstericidir. Bir insanın toplum içersinde ve normal yaşamda duruş, oturuş şekillerinden tutun yolda yürüyüşüne kadar her şeyi kurallara bağlamıştır.

“XABZE YAŞAMIN İÇİNDEN ÇIKMIŞTIR.”

“Xabzer ğaş`em kıxećı.”

XABZENİN SESSİZ DİLİ

Adige xabzesinde aile bireylerinin sorumlulukları ve davranış şekilleri açık bir şekilde belirlenmiştir. Bir bireyin çocukluktan başlayarak ölene kadar ki yaşamı boyunca uymak zorunda olduğu tüm kurallar bellidir.

“JIM YIORER Ş`E, NIBJIĆEM YİŞ`IRER ŞXI”

“Yaşlının söylediğini yap, küçüğün yaptığını ye.”

Adige xabzesine göre kadın her zaman yaşlı muamelesi görür. Her türlü saygı ve sevgiye layıktır. Bu yüzden kadın, karı-koca durumundakiler hariç her zaman erkeğin sağ tarafında durur. Ancak bu kural sadece karı-kocalar sokakta veya başka bir yerde birlikte yürürken bozulur. Bu durumlarda kadın kocasının solunda yer alır. Bunun nedeni uzaktan görenlerin bu iki kişinin karı-koca oldukları anlamaları içindir. Anne babanın solunda, kız kardeş erkek kardeşinin solunda, kız çocuğu babanın sağında, erkek çocuğu babanın solunda, küçük olan misafir ise yaşlının sağında yürür.

Adige xabzesine göre misafire üç gün geçmeden kim olduğu ve ne için geldiği sorulmaz. Ancak misafir kendisi isterse istediği vakit bunları açıklayabilirdi. Misafir uzun süreli kalıp kalmayacağını ev sahibine bildirmek için kamçısını kullanırdı. Misafir kamçısını oda kapısının yanına asar. Eğer kamçının uç kısmı (kamçının ucundaki deriden yapılmış yaprak şeklindeki kısmını) kapıya doğru çevirerek asmış ise kalıcı misafir olmadığını, kamçının uç kısmı odanın içini gösterecek şekilde asmış ise kalıcı misafir olduğunu ifade etmiş olurdu.

Aynı şekilde ev sahibinin kamçısı yine oda kapısının yan tarafına paralel bir şekilde asılmış ise misafir geldiği hanede yas olduğunu anlar ev sahibine ölen kişinin kim olduğunu sorar ve başsağlığı dileklerini ileterek fazla oturmadan giderdi.

Atlı bir kişinin normal zamanlarda atın solundan inmesi her zaman xabzedir.  Ancak atlının, atının sağından inmesi her zaman kötü bir haber getirdiğine işarettir.

Görüldüğü gibi Adige xabzesinin kendine özgü sessiz bir dili vardır. Yeri gelmişken bu konuda yaşanmış bir örnek vermek isterim.

1600’lü yıllarda Adige xabzesini çok iyi bilen savaşçı şhapsığ bir delikanlı abzax diyarından geçerken Tığıjıkohable köyü yakınlarından geçmek zorunda kalır. Tığujıkohablede tüm Adige diyarında bilgeliği ve savaşçılığı ile ün salmış bir ihtiyar olduğunu hep duyar ve bilirdi. Hazır buralara kadar gelmişken onunla tanışmak ister. Atını Tığujıkohale’ye doğru sürer. Yaşlı adamın kapı avlusuna girdiğinde kendisini genç bir kız karşılar. Atını avludaki at bağlama kütüğüne bağlar. Genç kız delikanlıyı haćeşe (misafir odasına) alır. Odanın sol köşesinde bir karyola ve pencere boyunca uzanan bir sedir vardır. Genç delikanlı haćeşe girince kamçısını giriş kapısının yanına ucu kapıya doğru bakacak şekilde asar ve sedire oturur. Genç kız delikanlının halini hatırını sorar bir müddet sonra da ellerini yıkatır. İhtiyar öbür odada ağır hasta bir şekilde yatmaktadır. Genç kız babasının yanına girip misafir bir delikanlının kendisini ziyarete geldiğini babasına söyler. Ancak ihtiyar o kadar ağır hastadır ki yatağından kalkacak durumda değildir. İhtiyar kızına sorar.

“Kızım misafir kamçısını duvara nasıl astı?” Gen kız

“Kamçının ucu kapı tarafına bakıyor.” Dedi.

“Kızım o misafir kalıcı değil, vakit kaybetmeden sofrasını hazırla. Sofrayı odaya götürdüğünde çıkarken karyolanın üzerindeki yastığı da yan yatır ve sonra benim yanıma tekrar gel.” Der.

Kız babasının dediklerine aynen yapar ve tekrar babasının yanına gelir.

“Babacığım dediğin gibi sofrasını hazırlayıp misafirin önüne koydum. Çıkarken de karyolanın üzerindeki yastığı yan yatırdım. Yastığı yatırınca evde kimin hasta olduğunu sordu. Bende babamız ağır hasta yan odada yatıyor.” dedim. Bana..

“Geçmiş olsun. Allah Babamızı en kısa zamanda eski sağlığına kavuştursun. İzni olursa kendisini görüp müsaade ederse yoluma devam etmek istiyorum.” Dedi.

İhtiyar kızından elbiselerini ister ve giyinir. Yattığı yataktan doğrulur ve sırtını duvara yaslar.

“Git o delikanlıyı şimdi çağır gel kızım. Adige xabzesini bu kadar iyi bilen bir delikanlı çok az bulunur. Onunla tanışmak benim için de bir şereftir.” der.

Delikanlı ihtiyarı ziyaret ettikten sonra vedalaşarak yoluna devam eder.

Haćeşte yan yatırılmış bir yastığın olması o hanede bir hasta olduğu anlamına geliyordu. Bu hikâyede de görüldüğü gibi xabzenin sessiz dili iletişim aracı olarak bir kez daha devreye girer. Bu kuralları bilmek ve uygulamak aynı zamanda Adigelik için bir değer ölçüsüdür.

Yılmaz Dönmez

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu