Murat Özden

Halkına Adanmış Bir Yaşam: Ali İhsan Tarı

Murat-Ozden-
HABRACU MURAT ÖZDEN

Benim yapmayı göze alamadığım şeyleri yapıp, hayata geçirenleri biraz kıskanırım ama daha çok hayranlık duyar, imrenirim. İçimdeki kıskançlık duygusunu bastırıp yanlarında olmayı bir görev bilirim. Sunabileceğim her türlü katkıyı  ve desteği sağlamaktan asla erinmem.

Benim elimden gelen de, halkımız için düşünce üretmeye çalışmak ve bunları yazıya geçirerek paylaşmaktır. Kendi içimde bir yazı yazma disiplinim var. Mutlaka haftada bir makale üretmeyi kendime görev olarak verdim. Bunu gerçekleştiremediğim zaman kendimi suçlu, eksik ve  görevini yapamamış olmanın  ezikliği içerisinde hissederim. Çok zor yazdığımı söyleyebilirim. Başlığını belirlediğim onlarca konu, altının doldurulmasını bekliyor. Ancak kelimelerin dökülmeye başladığı sancılı süreç, yazı ilerledikçe bir keyfe dönüşür.

Yergilerimde de övgülerimde de sınırsızımdır.  Hiç eleştirilmeye alışmamış olan Çerkesler, yaptığımın bir çılgınlık hatta delilik olduğunu düşünüyorlar. “Kolun kırılıp yen içinde kalmasından dolayı” çürüyen koldan gelen kokulara işaret ediyorum ama “oralı olma” diyorlar.

Yazdıklarımdan dolayı hiç tanımadığım insanların dostluğunu da, düşmanlığını da kazanıyorum. Ernesto Che Guevera’nın “Düşmanın yoksa, hayatta hiç başarılı olamadın” sözünü kendime düstur olarak kabul ediyorum. Yazdıklarımda, geçmişte ve bugün yapılmış olan tüm haksızlıklara karşı çıkıyorum. Konuştuğumuz ve yazdığımız dilin adı “samimiyet dilidir”. Bu dilden rahatsızlık duyup, düşmanlık üretenlerin düşmanlıkları hoş geldi, sefa geldi. Onlar gönüllerini ve beyinlerini başkalarına satanlardır. Onların atacakları zehirli oklar bize işlemez ama özgür düşünenlerin ve özgürlüğü savunanların dostluğu ve gönüllerindeki taht her şeyden daha değerlidir.

Ayrıca ısmarlama yazı yazmayı da hiç beceremem. İçime sinmemiş, inanmadığım, içselleştiremediğim konularda da yazabilmem mümkün değildir. Daha önce belirttiğim gibi, hata yapanlara karşı nasıl acımasız ve sınırsızsam, iyi bir şey yapanlara karşı da samimiyette ve övgüde sınırsızım.

Onun yaptıklarını yapamadığım için biraz kıskandığım ama aslında hayranlık duyduğum bir dava adamını,

Yaşamını halkına adamış bir soydaşımızı,

ALİ İHSAN TARI’yı sizlere tanıtmak istiyorum bu yazımda.

***

a-ihsan-abi
ALİ İHSAN TARI

Onun ismini hiç duymamış, kendisine ise hiç rastlamamıştım 2010 yılına kadar. 2010 yılında Bağlarbaşı Derneği’nin “Danef.com’un kurucusu Ali İhsan Tarı’yı kahvaltıda ağırlıyoruz” şeklindeki bir duyurusuyla ilk kez ismini duydum. Ben bazı işlerim nedeniyle o kahvaltıya gidememiştim. Ama Danef.com sitesini inceledikten sonra “Bu işleri başarabilen insan, Çerkeslere yaradanın bir lütfu” dedim.

On binlerce kelimeyi Çerkesce, Türkçe, Arapça ve İngilizce olarak, tek başına seslendirip, bilgisayar ortamına yüklemek sıradan bir insanın altından kalkabileceği bir iş değildir. Ama Ali İhsan Tarı böyle zor bir işi tek başına ve hiç kimseden maddi destek almadan başardı. Böyle bir çalışmayı bir üniversite veya devletin görevlendirdiği bir kurum en az on yıl, en az on kişilik bir grupla milyon dolarlarla ifade edilecek bütçelerle ancak gerçekleştirebilir. Ali İhsan Tarı’nın gerçekleştirdiği sadece sesli sözlük bile bir halkının tarihine altın harflerle geçmesi için yeterlidir.

Danef.com’da ayrıca Çerkes dili ve eğitimi ile ilgili birçok materyal mevcut. Ali İhsan Tarı bir röportajında “bundan iki bin, üç bin yıl önce insanlar taşlar üzerine yazı yazıyorlardı. Biz buna bugün şaşıyoruz. Bundan iki bin, üç bin yıl sonraki insanlar da, “kağıtlara yazı yazıyorlarmış” diyerek bize şaşıracaklar” diyor. Yani geleceğe ve geleceğin dijital dünyasına işaret ediyor.

Varlığımızın en önemli taşıyıcısı olan dilimizin geleceğe hazırlanması için, dijital dünyaya göre mevcut alfabemizin ve fonetik yapısının yeniden şekillendirilmesi gerekiyor. Google’da işlem gören diller arasında Çerkesce yok. Mevcut haliyle de kabul görmesi mümkün değil. Bunun için uygun bir alfabe, tüm fiil çekimleri, imla kuralları v.s. ile düzenlenmiş tam bir dille başvuru yapmanız gerekiyor.

Tüm bunlardan habersiz, hatta dil dahi bilmeyen bir takım tutucu çevreler, tüm önder ve devrimcilere saldırıldığı gibi Ali İhsan Tarı’ya saldırıyorlar. Adeta Eyyup Peygamber sabrı ile ya bu saldırıları duymazdan geliyor Ali İhsan Tarı; ya da son derece soğuk kanlı cevaplar veriyor. Kendisine saldıranların onu sinirlendirmesi, moralini bozabilmesi ve gücendirebilmesi mümkün değil.

Yakın çalışma arkadaşları anlattı. Ali İhsan Tarı 90’lı yıllarda anavatana dönenlerdenmiş. Hem orada birtakım inşaat projelerini hayata geçirmek, hem de bazı imalatlar gerçekleştirecek bir fabrika kurmak için birikimleri ile birlikte anavatana yerleşmiş. Ancak Rusya’da herkese musallat olan Mafya, onlara da musallat olmuş. İş ortağını öldürmüşler. Kendisini de ölümle tehdit etmişler. Bunun üzerine tüm birikimlerini bırakarak anavatanını terk etmek zorunda kalmış. Türkiye’ye döndükten sonra, maddi zorluklar yaşmış. Ekonomik yönden tekrar toparlanabilmesi yıllarını almış. Ama bu olaydan ne bir sohbetinde, ne de bir röportajında bahsetmiyor bile. Milletini kötülemeyi zûl sayacak kadar milletine aşık ve bağlı biri Ali İhsan Tarı.

***

Ali İhsan Tarı ile ilk defa Şamil Vakfı’nın bir kahvaltı programında Danef.com’u tanıtırken tanıştık. Programdan sonra başka bir yerde kendisiyle uzun uzun konuşma imkanı bulduk. Çok hızlı konuşuyordu ve yorgun bir görüntüsü vardı. Çünkü tüm bu çalışmaları çok az uyuyarak ancak yetiştirebiliyordu. Hızlı düşündüğü için de, hızlı konuşuyordu. Üstün yetenekleri olan insanlar diyalog kurmada zorlanırlar, o da biraz öyleydi. Nitekim İTÜ gibi son derece zor bir üniversitenin İnşaat mühendisliği bölümünü birincilikle bitirmişti. Aynı zamanda kendisini çok iyi bir bilgisayar programcısı olarak yetiştirmiş. Tüm yeteneklerini ve birikimlerini, neredeyse 24 saatini halkının emrine vermiş bir dil sevdalısı Ali İhsan Tarı.

Çerkesler onun yaptıklarını para ile yaptırmaya kalksaydılar milyonlarca dolar ödemek zorunda kalırdılar. Böylesine değerli bir insanı takdir etmek ve destek olmak dışında yapılabilecek hiçbir şey yok. Görüşmemizde çalışmalarına toplumsal bir boyut kazandırmak ve latin esaslı Çerkesce tedrisatın müracaatını Milli eğitim Bakanlığı’na yapmak için çalışmalarını bir dernek çatısı altında devam ettirmek istediklerinden bahsetti. 14 Mart 2012 tarihinde Adığe Dil Derneği’ni kurdular. Adığe Dil Derneği, programına uygun çalışmalarını büyük bir ciddiyetle gerçekleştirdi. Sanal dersane yöntemiyle dünyanın farklı yerlerinde yaşayan yüzlerce soydaşımıza anadilini öğretti.

Adığe Dil Derneği’nin Konya’da gerçekleştirilen ilk genel kuruluna katıldım. Burada Yılmaz Dönmez, Ahmet Cevat Benk, Ali Fuat Tarı, Mugod Nahide gibi birbirinden değerli arkadaşlar tanıdım. Genel Kurul’dan sonra Ali İhsan Tarı’nın köyü olan Ilgın’ın İhsaniye köyüne gittik. Çetin Altan’ın hayal etmiş olduğu köyü Ali İhsan Tarı’nın gerçekleştirmiş olduğunu gördük. Birer dönüm bahçeler içerisindeki tek katlı villalardan oluşan bu köy, sosyal tesisleri, çevre düzenlemesi ve ağaçlandırması ile adeta bozkırda bir cennet gibiydi. Çevre düzenlemesi ve ağaçlandırması da kardeşi ziraat Mühendisi Ali Fuat Tarı tarafından gerçekleştirilmiş. Ahir ömrünüzde mutlaka bu köyü bir defa ziyaret etmelisiniz.

Adığe Dil Derneği Ankara’da gerçekleştirdiği dil kurultayından sonra, Milli Eğitim Bakanlığına Çerkesce’nin latin esaslı öğrenimi ile ilgili başvurusunu yaparak kabul ettirdi. Bunun üzerine sokağa çıkmaktan pek hoşlanmayan Kaffed sokağa çıkıp, Milli Eğitim Müdürlükleri önünde protesto gösterileri yaptı. Yürütmenin durdurulması için mahkemelere açtıkları davaların tamamını kaybetti ve bir kez daha haklı olanın karşısında durulamayacağını öğrenmiş oldu.

Ali İhsan Tarı yaptığı bunca işle yetinmemiş olacak ki, son derece zor ve zahmetli bir işe daha soyundu. Danef TV ve Radyo’yu internet üzerinden yayına soktu. Danef Tv ve Radyo, 7 gün 24 saat son derece kaliteli yayınlarını sürdürüyor. Danef TV ve Radyo hem izleyici olarak, hem de amatör ve profesyonel olarak yapım ve proje desteklerinizi bekliyor. Devletten beklediğimiz ve istediğimiz Televizyon ve radyoyu Adığe Dil Derneği Çerkes Halkının emrine sunmuş bulunuyor. Programların zenginleşmesi, çeşitlenmesi ve kalitesinin artması Çerkes Halkının ilgi ve desteği ile olacaktır.

***

adder-proje Yine Ali ihsan Tarı’yı bugünlerde yeni bir proje üzerinde harıl harıl çalışırken görüyoruz. Bu proje Konya Ilgın İhsaniye köyünde yükselmekte olan “Çerkes Kültür Merkezi” projesidir. Kırk yatak kapasiteli bu proje, Türkiye’nin ve dünyanın her tarafındaki Çerkes çocuklarını ve gençlerinin bir araya getirilip, birlikte yaşayarak dillerini ve kültürlerini öğrenebilecekleri ve tatil yapabilecekleri bir kompleks olacak. Ancak tamamlanabilmesi için ilgi ve desteğinizi bekliyor. Kadirşinas ve kultur-merkezigönlü zengin halkımızın bu projeye de maddi ve manevi desteklerini esirgemeyeceğine inanıyoruz.

Yaptıklarının sadece bir bölümünü aktardığım Ali İhsan Tarı’ya kendi adıma ve halkım adına şükran ve teşekkürlerimi sunuyorum.

İyi ki varsın sevgili Tarı.

Senin gibi evlatlarının varlığı, Çerkes Halkının geleceğinin teminatıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu