YazarlarYılmaz Dönmez

Delikanlılarımızın Yiğitliği ve Kızlarımızın Asaleti.

1017639_10203239805895507_304946740_nÇerkes kızlarının saygı ve ilgisi erkeğin; servet ve sıfatından ziyade kibarlık, mertlik, dürüstlük, yiğitlik ve cesaret vasıfları-nadır.

“Kız delikanlının yiğitlik şöhretini yeterli bulmadığı için onunla evlenmek istemez. Delikanlı da şiddetli savaşlara sahne olan ABUK Vadisindeki taş ve topraklar üzerine akıttığı kanını cesaretine örnek gösterir. Fakat kız, tüfeğe karşı gitmek cesaret örneği ise de asıl kahramanlık, yerleri titretip ağaçların yapraklarını düşüren müthiş topa hücum etmektir.” der.

Başka milletlerde hükümdar dairelerine mahsus sayılan yüksek nezaket ve inceliği Çerkes delikanlıları öyle iki yüzlülük muhitlerinde değil, özgürlük anıtı saydıkları kutsal ormanlarının saf ve sakin bağrında öğrenirler.

Çerkes delikanlıları korku bilmez. Onlar “Cesurdan korkma, o cesaretini haklı işlerde mücadelede gösterir.” derler. Onlarda korku büyüK bir kusur, kahredici bir utanç sayılır.

Delikanlı tabiri Çerkeslerde rüşt çağı gelmiş anlamında kullanılmaz. Çünkü Çerkes çocukları on yaşını geçince artık delikanlı sayılır. Kendilerinden mertlik vasıfları beklenir ve istenir. Şarkıları hala dillerden düşmeyen Pşıquy Rus ordusuna saldırarak meşhur General Zass’ı atından aşağı atıp o kanlı savaşta üç at çatlatarak generalin bindiği atı getirerek “Atımı sevgilime götürün. Başkaları tuzlu su akıtırken kendisi kanlı su akıtsın.” diyip şehit olduğunda henüz reşit olmamıştı. Muhtelif savaşlarda sekiz yara almış olan Şerel’ıkhue şehit olduğunda ise on dört yaşındaydı.

Kızların delikanlılarda böyle yüksek vasıfları aramakta ne derce haklı olduklarına; 1886 yılında Erbaa/Canpolat Köyünde yapılan Baj ailesinden bir kız düğününde geçen bir olay güzel bir örnektir.

Düğünün sonuna doğru hatiyaque (Düğün dansı idarecisi) bir latifeye baş vurur ve delikanlılardan bahşiş almak için, kızların en güzelini dansı bitirdiği zaman geri çekilmeden önce “bırakmayacağım” diye bağırır. O sırada delikanlılar güya kızı kurtarmak için hatiyaqueye kıymetli bir şeyler verirler. İşte bu tören sırasında hatyaquenin koltuğundan yere düşen tabanca patlayarak kurşun ayakta duran Bajque Canpolat’ın güzeller güzeli kızına isabet eder ve kızın iki bacağını delip geçer. Bu büyük yaranın acısından ağlamak, bağırmak değil; telaş ve ufacık bir teessür eseri göstermeyi bile asil ruhlu Çerkes kızının kibarlığına aykırı sayan kız, yaralandığını hissettirmemek için adet gereğince iki tarafında bulunan tefrişatçı iki kıza kollarını daha sıkıca tutmalarını söyler ve ancak biraz geri gittikten sonra ayakkabılarını doldurup taşan kanın yerde görülmesiyle yaralı olduğunun farkına varılır.

Bu ruhtaki kızların sosyal terbiyede önemli bir etken olmaları anne oldukları zaman rakipsiz kahraman yetiştirmeleri, kadınlığın olgun örneğinin bir ifadesidir.

 

Yılmaz DÖNMEZ

24 Ekim 2007 Amasya

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu