Hikâye

Asimilasyonun Böylede Acımasız Bir Yüzü Var.

10436276_10204196796223164_47928643713232856_nKardeşim Erkan’ı ilkokula başlayacağı gün ağabeyi olarak elinden tutup onu okula ben götürmüştüm. Uzun sürecek tahsil hatanın o ilk gününde, doğal olarak çok heyecanlıydı. Okula girdiğimizde etrafa şaşkın şaşkın bakıyor her şeyi çok dikkatli bir şekilde inceliyordu. Sınıf kapısına geldiğimizde;

* “Git şu öndeki boş sıraya otur.” dedim.

Sınıfta öğrencilerle birlikte bazı veliler de vardı. Belli ki veliler ilk defa okula başlayan çocuklarının heyecanını yatıştırmak için uğraşıyordu. Kardeşim sınıf kapısında bir müddet bekledi. Tombul sevimli yüzünü bana çevirdi gözlerimin içine baktı, sonra tekrar oturacağı masaya uzun uzun baktı, eğilerek ayakkabılarını çıkartıp eline aldı ve gösterdiğim sıraya gidip oturdu. Ben kapıda dikilmiş onu hayretler içinde izlerken o hala oturduğu yerde sağ eliyle ayakkabılarını tutuyor yere dahi koymuyordu. Yanına gidip,

*  “Burası ev değil, ayakkabılarını giyebilirsin kimse seni ayıplamaz rahat ol.” deyince ayakkabılarını giydi.

Aradan yıllar geçti kardeşim ilkokuldan sonra polis kolejini kazanmıştı. Kolejden sonra da polis akademisine başlamıştı. 17 yaşlarında zıpkın gibi bir delikanlı olmuştu. Yaz tatillerinde köye gelip sadece bir ay kadar bizimle vakit geçirebiliyordu.

Bir yaz tatilinde köyde babamla birlikte oturma odasında sohbet ediyorduk. Sınıfa ayakkabı ile giremeyen kardeşim de odaya yanımıza girip sohbete katılmak istedi. Ancak kardeşimin girişi ile birlikte babamın ona kızması bir oldu. Kardeşim yine şaşkın bir şekilde aceleyle dışarı çıktı. Arkasından bende dışarı çıkıp yanına gittim. Babamın davranışına çok üzülmüş düşünceliydi. Elimi omzuna koyduğumda gözlerimin içine bakarak;

* “Ağabey ben ne hata yaptım ki babam bu kadar kızdı anlayamadım” dedi.

Anlayamaması doğaldı belki de, çünkü 12 yaşında küçük bir çocukken evden ayrılmış beş yıldır da yatılı okuyordu. Geçen beş yıl içerisinde ailesinden ve yetiştiği kültürel doğal ortamdan uzaklaşmıştı. Ben bu durumu anlıyordum, anlayışla da karşılıyordum ancak babam her ne olursa olsun Adige xabzesinden taviz verecek bir adam değildi. Kardeşime;

* “Babam kıyafetinden dolayı kızdı.” dedim.

Kardeşim yanımıza girdiğinde, üzerinde kıyafet olarak pantolon yerine kısa bir şort, üzerinde de askılı bir tişört vardı. Bizler hiçbir zaman babamızın yanına bu şekilde girmemiştik. Hatta hiçbir zaman gömleğimizin ikinci düğmesini dahi açmamıştık, Öyle görmüş, öyle eğitilmiştik. Ama kardeşim küçük yaşta evden yıllardır uzaklaştığı için bazı geleneklerimizi de doğal olarak unutmuştu. Ne kendisi ne de biz onun o güne kadar evden uzaklaştığı gibi kültüründe de uzaklaştığını fark edememiştik. Maalesef tahsil hayattı, şehir yaşantısı gibi doğal süreçler bizlerden çok şey alıp götürdü. Asimilasyonun böylede acımasız bir yüzü var.

 

Yılmaz DÖNMEZ

Erbaa-1991

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu