Mutfak Kültürü

Kuzey Kafkas Kökenli Topluluklarda Halk Hekimliği-Beslenme İlişkileri

Bütün geleneksel kültürlerde olduğu gibi Kuzey Kafkas halk kültürlerinde de beslenme ile halk hekimliği arasında yay­gın ilişkiler bulunmaktadır.

Gerek vücudu sağlam tutmak için koruyucu hekimlikte; gerekse hastayı iyileştirmek için uygulanan tedavi hekimliğinde yiyecek içeceklerin önemli bir rolü vardır. Folk tababet geçmişte kırsal yaşam tarzını sürdüren Kafkasyalılarda oldukça gelişmiş, modern hekimliğin uygulandığı günümüze kadar yaygın bir kullanım alanı bulmuştur.

Kafkas mutfagiDr. M.A. Pçinalok’un Guaze gazetesinde yayımlanan Eski Çerkeslerde Hekimlik başlıklı yazısı bu konuda önemli ipuçları vermektedir. Yazar, dünyanın çok güzel ve her şeyi bol bulunan Kafkasya bölgesinde papatyadan, hatmi çiçeğinden başlayarak; zehirli baldıran, şevkeren bitkilerine kadar çeşitli hastalıklarda şifalı bitkilerin kullanıldığını ifade etmektedir.

Aynca, Çerkeslerde hayatın yalınlığı, çevrenin temizliği, hava ve suyun nefaseti yanında besin maddelerinin ve ye­meklerin kuvvet ve kalitesi insanları sürekli olarak hastalıklardan uzak tutmuştur. Bilhassa mecruhlara nefis ve kuv­vetli yemekler yedirmek, alâ şuruplar, meyva suları içirmek ve bol meyva yedirmek konusunda ısrarlı uygulamalar gö­rülmektedir diyerek tedavide besin maddelerinin önemine işaret etmektedir.

Yazarın belirttiği bir başka husus da şudur: Çerkesler ya­ralıların tedavisinde kuvvetli, güzel ve nefis besinleri ön planda tutmuş; onları cevizli Çerkeş tavuğu, kuvvetli et suları, sedeş denilen Çerkeş sütlacı, bal ve dbenessın dedikleri kuzu dolması ve hepsinden üstün olmak üzere Kundsu denilen yoğurt, te­reyağı, meyve ve suları vermekte ısrarlı ve cömert dav­ranmışlardır. (Dr. M.A. Pçinalok, Eski Çerkeslerde Hekimlik, Kafkas Mecmuası,1954, sayfa: 11-14)

Dünyada ilk Gerontoloji Müzesinin Abhazya’da başkent Sukhumi’nin 60 km. kuzeyinde Mokva köyünde açıldığı bi­linmektedir. Burada 1970 yılı kayıtlarına göre 100 yaşını aşan­ların nüfusa oranı % 35 olarak belirlenmiştir.

Bu müzenin kurulmasındaki asıl amaç bütün insanlığın il­gisini çeken uzun yaşamanın sırlarını çözmektir.

Ormanlar, tepeler ve Karadenizle çevrili bu alan uzun ömürlü insanlar için uygun iklim ve doğal şartlara sahiptir. Müze çok önem verilen bir bahçe kenarındadır. Bu bahçe uzun ömürlü insanların yedikleri Abhaz elmaları ve şeftali ağaç­larından oluşur. Yöredeki halk hekimleri ve ilaç yapımcılarına göre bu meyvelerin çoğunda iyileştirici özellikler bu­lunmaktadır.

abhaz mutfagiBahçenin özel bir bölümünde ajigra denilen ünlü bir Abhaz baharatı yetiştirilmektedir. Bu bölgedeki yemek reçetelerinin ço­ğunluğunda tıbbî değeri olan 22 şifalı bitki kullanılmaktadır.

Bu müzeyi ziyaret edenlerin kısa bir süre sonra Abhaz sosu, keçi sütünden yapılmış “aehavir” adlı mahalli peynir, et, meyva çeşitleri, yeşillikler, hayat veren Abhaz balı eklenmiş kekleri tatma şansı olacaktır. Müze aynı zamanda kuruluş amacına uygun maddî kültür öğelerini de içerisinde barındırmaktadır. (Erol Yalçınkaya(Çev.), Gerontoloji Müzesi, Kafdağı mecmuası, Haziran-Temmuz, 1989)

Abhazlann bitkilerden ilâç yapımında gösterdikleri ba­şarıya bir örnek de 1914 yılında baş gösteren çiçek salgınında bütün Kafkasya’da aşı bulunamazken Abhazlar evlerinde üzüm kabuğundan damıtarak yaptıklan 160 derecelik votkaya ren­delenmiş sarımsak katarak hazırladıkları, “cbacba” diye ad­landırdıkları ev ilacından şifa bulmalarıdır. (Sürgünde Kafkasya, 1990)

________________

Kaynak: Nimet Berkok, Kâmil Toygar, Kuzey Kafkas Mutfak Kültürü ve Yemekleri, Ankara-1988

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu