Nusret BaşYazarlar

Geleceğimiz İçin…

nusret-bas
NUSRET BAŞ ÇERKES FED BAŞKANI

Merhaba.

Öncelikle, Çerkes Dernekleri Federasyonu’nun halkımız için hayırlı olmasını diliyorum.

Şimdiye kadar Çerkes halkına hizmet etmek üzere pek çok kurum ve oluşum ortaya çıktı. Bu farklı yapılanmaların ortaya çıkış sebebi elbette ki sorunlara farklı bakış ve farklı çözüm önerilerinin olmasıydı.

Hepsi de, yöneticilerinin anlayışı,  gücü ve gayreti oranında faaliyetlerde bulundular ve söyleyecek sözü bitenler tarih olurken, hala yaşam enerjisi bulanlar azimle yoluna devam etmekteler.

ÇERKES-FED bugün, bu kurumlarımızın en gencidir…

***

Geçen şu kısa sürede ÇERKES-FED’in kuruluşunu yerinde bulup tebrik edenler olduğu gibi, “böyle yeni bir kuruma ihtiyaç var mıydı?” diye soranlar da oldu. Şimdi, bu önemli sorunun cevapsız kalmaması için kısaca izahatta bulunmak istiyorum.

Bilindiği gibi, Osmanlı döneminde faaliyette bulunan Çerkes kurumlarının tamamı Cumhuriyet’e geçiş döneminde kapatılmıştı. Atatürk ve İsmet İnönü dönemlerinde maalesef hiç bir Çerkes yapılanmasının oluşturulmasına izin verilmedi. Bu yüzden ilk derneğimizin açılış tarihi ilk demokratik seçimlerin yapıldığı 1950 yılına rastlar. Dernekler o dönemin şartları gereği daha ziyade halk kültürüyle ilgilendiler; yani danslar, yemekler, düğünler, toplantılar v.s… Folklorik kurumlardı kısaca.

***

1960’lı yılların sonunda dünyada yükselişe geçen sol akımlarla birlikte ideolojik kutuplaşmalar da arttı. Derneklerimiz “folklorik” karakterini muhafaza etmekle birlikte, sağ ve sol kamplardan taşınan ideolojilerin de etkisi altına girdi. Çerkeslerin sorunları bu ideolojik kalıplar içinde okunmaya çalışıldı. Sorgulanmadan kabul edilmiş bu şablon görüşlerden halkımız için umut olacak hiç bir çözüm önerisi çıkmadı. Çünkü her iki tarafın önerisinde de Çerkeslik özne değil, nesne idi.

1980 ihtilaline böyle bir atmosferde gidildi.

***

1980 sonrası durum biraz daha farklı gelişti. Derneklerle 1980 sonrası tanışan kuşak ideolojik kirliliğe uğramamış beyinleriyle aslında bir umut olabilirdi. Ancak bu kuşak derneklerde “dans” ve “arkadaşlık” dışında bir şey bulamadı. Halbuki bu gençler entelektüel bir atmosferin içine çekilebilseydi durum bambaşka olabilirdi.

Bu durum 1989’da Sovyetlerin dağılmasına kadar böyle gitti.

***

Sovyetlerin yıkılmasıyla birlikte anavatanla bir etkileşim içine girildi. Gidiş ve gelişlerin artması, kimliğe, kimliğin ve anavatanın geleceğine olan ilgiyi artırdı, bir doping etkisi yaptı. Abhazya ve Çeçenistan savaşları bu ilgiyi körükledi.

Bu tarihlerde tüm dünyada da hızlı bir değişim ve dönüşüm süreci başlamıştı. Anavatanın kaderiyle ilgili pek çok fırsatlar geldi geçti. Ancak Çerkesler, organize ve güçlü kurumlara sahip olmadıkları için bu süreçlere müdahil olamadılar; ki bu değişim ve dönüşüm süreci hala devam etmektedir.

Örneğin, hazırlanan yeni Anayasa ile Türkiye’nin önümüzdeki 100 yılı planlanmakta olup, bu planlamanın içinde azınlık grupların gelecekte hangi hakları hangi sınırlar dahilinde kullanabileceklerinin belirlenmesi de vardır. Ama Çerkesler birkaç yazılı öneri sunmanın dışında sürece ağırlığını koyabilmiş değil. Halbuki Türkiye’de üçüncü en kalabalık etnik grubuz.

Bu önemli bir eksikliktir. Sebebi de “folklorik Çerkesliğin” kanıksanmış olması ve iyice yapısallık kazanmasıdır.

Bunun alternatifi ise “siyasal Çerkesliktir”.

Siyasetin çok manası var. Bizim burada kast ettiğimiz Çerkes varlığının devlet düzeni içinde yasal güvence altına alınmasıdır.

Çerkes Meselesi nüfusumuzun dağınıklığı ile paralel bir uluslararası meseledir. Muhatabı da devletler ve uluslararası kurumlardır. Onun için biz hem anavatanda, hem diasporada bu bilinçle, koyduğumuz siyasi hedefler doğrultusunda örgütlenmeliyiz.

Peki böyle demekle folklorik değerlerimizi red mi ediyoruz?

Hayır, kesinlikle değil. Folklorik yapılarımız elbette olmalı ancak onların da yaşatılabilmesi, bizim siyaset kurumlarıyla geliştireceğimiz ilişki ve elde edeceğimiz kazanımlarla ancak mümkün olacaktır.

***

Tüm bu değerlendirmelerin bir sonucu olarak, siyasi yapılar üzerinde etki oluşturmaya odaklanmış yeni bir kuruma ihtiyacımız olduğu düşüncesiyle Çerkes Dernekleri Federasyonu’nu kurma kararı aldık.

Biz kimlik siyaseti yapacağız.

Varlığımızı korumak için, sorunlarımızı ilgili devletlerin önüne, uluslararası platformlara taşıyacağız.

Çerkeslerin dilinin, kültürünün ve değerlerinin korunması, geliştirilmesi için var gücümüzle mücadele edeceğiz.

Çalışma takvimimizi de bu anlayışa göre oluşturacağız.

Allah hepimizin yardımcısı olsun.

***

Tekrar buluşuncaya kadar hoşçakalın.

Bir Yorum

  1. Sayin Nusret Bey
    Turkiye’nin atlattigi darbe icin gecmis olsun der, sehit olan hemsehrimiz ve dostlarimiza Allah’tan rahmet dilerim. Mekanlari cennet olsun.
    Ben Londra’da yasamaktayim ve tlf numaram : +4477 96 258 228
    Sizinle bazi konularda gorusmek isterim
    Musait oldugunuzda ararsaniz memnun olurum
    SAygilarimla
    Kanuk Aydemir KIP

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu